Kulak çınlaması (tinnitus), akustik bir uyaran olmaksızın hastanın bir ses algılaması olarak da tanımlanabilir. Bu ses değişik ton, özellik ve karakterde olabilir. Çoğu zaman çınlama gibi duyulan ses, bazen uğultu, çan, rüzgâr veya ıslık sesi, makine gürültüsü, hışırtı, nabız sesleri gibi tarif edilir. Tinnitus bir hastalıktan ziyade semptom yani belirti olarak değerlendirilir ve o şekilde ele alınır. İşitme sisteminin en sık karşılaşılan belirtisidir. Bu yakınmalar ruhsal sorunlara yol açacak veya hayat kalitesini ileri düzeyde bozacak kadar şiddetli olabilir bazı kişilerde ise tinnitus birkaç dakika içerisinde gelip geçici özellik gösterebilir.
Kulak çınlamasında kişinin duyduğu sese neden olabilecek hiçbir dış ses kaynağı yoktur. Sadece kişinin kafasının içinde olan ve dışarıdan algılanamayan bir ses olması nedeniyle tinnitus bazen “hayalet ses” olarak da ifade edilir. Bu şikayet zaman içerisinde kişiyi yıpratıcı bir seyir izleyebilir. Bazı ağır vakalarda çınlama sesi çevresel sesleri bastıran boyutlara varabilir. Bu durum sonucunda da kişide stres, anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklara karşı bir yatkınlık söz konusu olabilir.
Kulak çınlaması tek ya da iki taraflı olarak ayrılabilir. Bir diğer sınıflandırma biçimi ise objektif ya da subjektif kulak çınlaması şeklinde yapılır. Objektif tinnitus olarak isimlendirilen kulak çınlamasında oluşan ses, hem kişinin kendisi tarafından hem de başka insanlar tarafından duyabilir. Bu durum genellikle kulak içerisinde yer alan kan damarları ile ilgili bir anormalliğe işaret eder. Oluşum nedeni vasküler kaynaklı olan kulak çınlamalarında kalbin her atımında karakteristik bir ses ortaya çıkar.
Objektif tinnitus nadir görülen bir kulak çınlaması türüdür. Kulak çınlama vakalarının büyük çoğunluğu subjektif tinnitus olarak tespit edilir. Subjektif tinnitus türü kulak çınlaması olan kişiler sadece kendileri tarafından algılanabilen uğultu ve çınlama gibi sesler duyarlar.
Kulak çınlaması, kulakta duyulan ince ve tiz bir ses duyulması durumudur. Oldukça yaygın rastlanan kulak çınlamasında çan sesine benzer bir ses işitilir. Subjektif tinnitus durumundan şikâyetçi olan hastadan başkası bu sesi duymaz. Çan sesi dışında uğultu ve tıslama şeklinde de duyulabilen seslerin frekansı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bazı kişilerde ağır olarak seyredebilen kulak çınlaması vakalarında konsantrasyon güçlüğü ve işitme kaybı gibi semptomlar belirti tablosuna eklenebilir. Kulak çınlaması şikayeti sürekli olarak var olabileceği gibi gelip geçici bir seyir de izleyebilir. Objektif tinnitus hastalarında ise ortaya çıkan ses ritmiktir ve rüzgar sesi şeklinde duyulur. Kalp atışları ile koordine şekilde oluşan bu ses pulsatil tinnitus olarak da isimlendirilir.
Genel olarak kulak çınlamasında oluşan sesin yüksekliği gün içerisinde değişkenlik gösterir. Geceleri çevresel gürültünün azalmasına bağlı olarak daha yoğun hissedilen kulak çınlaması şikayeti bazı kişilerde işitme kaybına neden olacak kadar ağır seyredebilir. Örnek olarak gürültülü bir endüstriyel alanda çalışan kişiler yaklaşık 4000 hz tondaki bir sese maruz kalmaları sonucu işitme kaybı yaşarlar. Bu kişilerde travma sonrasında maruz kaldıkları ses frekansına yakın bir tonda kulak çınlaması meydana gelir.
Kulak çınlaması özellikle askeri personel olarak hizmet veren kişilerde sık rastlanılan bir şikayettir. Silah ateşlenmesi ve patlama gibi çalışma şartları içerisinde bulunan yüksek gürültü kaynakları bu kişilerde kulak çınlaması meydana gelmesinin temel nedenidir. Askeri personel dışında kulak çınlaması sinema sektörü çalışanları arasında sahne efektlerine yakın maruziyet sonucu da oluşabilir.
İşitme kaybı dışında hiperakuzi olarak adlandırılan işitme algısındaki artış hali, tinnitus şikayetine eşlik edebilecek şikayetler arasındadır. Hiperakuzi vakalarında hastalar kapı kapanması, sandalyenin hareket ettirilmesi ya da kitap kapağının kapanması gibi sesleri oldukça yoğun ve yüksek seste duyarlar ve hastalarda bu tarz normal çevresel sesler bile zaman zaman dayanılmaz bir hal alabilir.
Normal kulak çınlaması bir haftadan ve beş dakikadan az sürer. Bu oldukça yaygın ve herkesin dönem dönem yaşadığı bir durumdur. Fakat patolojik çınlama, belirtilen süreden daha uzun sürer. Sürekli kulak çınlaması gibi durumlara ise genellikle işitme kaybı da eşlik eder. Sadece hasta tarafından duyulan subjektif kulak çınlamasının pek çok nedeni olabilir. Bir kulak kirinin çınlamaya sebep olabileceği gibi, uzun süre yüksek sese maruz kalma, yabancı cisim, kulak zarında delinme, orta kulak iltihabı, orta kulakta sıvı birikmesi, iç kulak hücrelerinin zarar görmesi, orta kulakta bulunan kemiklerin ve eklemlerin sertleşmesi de çınlamaya neden olabilir. Ayrıca işitme kaybı, alerji, kan basıncı değişiklikleri, meniere adı verilen rahatsızlık, şeker hastalığı, anemi, menopoz dönemi, hormon değişiklikleri, baş ve boyun bölgesinde yaşanan travmalar, tiroid hastalıkları, anevrizma denen damar genişlemeleri, işitmeyi sağlayan sinirleri etkileyen lezyonlar, yanlış ilaç kullanımı, nörolojik, metabolik veya psikiyatrik hastalıklar da “Kulak çınlaması neden olur” sorusunun yanıtları arasında yer alır.
Günümüzde yüksek sese maruz kalma kulak çınlamasının en sık rastlanan nedeni olarak görülür. Pek çok kişi farkında olmasa da kalabalık şehirlerde oluşan trafik ve şantiye gürültüsüne, endüstriyel gürültüye, güçlü alarm seslerine maruz kalmak kulak çınlamasını tetikleyebilir. Ayrıca yüksek sesle müzik dinlemek de bu nedenlere eklenebilir.
Dışarıdan özel teknikler muayene ile hekim ya da diğer kişiler tarafından duyulan objektif tinnitus ise vasküler patolojiler (damar hastalıkları), nöromusküler rahatsızlıklar (kas hastalıkları) ve lokal inflamasyon (bölgesel iltihaplanma) gibi farklı pek çok nedenden kaynaklanabilir. Tüm bu faktörler kulak çınlaması sebepleri içerisinde değerlendirilir.
Orta kulak ya da iç kulak yapılarının hasarlanması yükses ses nedenli oluşan kulak çınlamasının ardından ikinci sıklıkta karşılaşılan nedendir. Orta kulak genel olarak ses dalgalarının yakalanması ve güçlendirilerek iç kulağa iletilmesinden sorumludur. İç kulak yapıları ise bu ses dalgalarını beynin algılayabileceği elektriksel sinyallere dönüştürür. Beyne ulaşan elektriksel iletiler algılanıp yorumlanmasının ardından kişi bu sesi duyar. Dolayısıyla kulağın iç bölgelerinde hasara neden olan travmalar ses dalgalarının işlenmesi ve algılanması ile ilgili süreçleri olumsuz yönde etkileyebilir. Kulak zarı ve küçük kemikçikler gibi orta kulak yapıları hasar gördüğünde ses dalgalarının güçlendirilerek iletilmesinde problem ortaya çıkar. Ayrıca yoğun diş ağrısı da kulak çınlaması hissi verebilir. Fakat diş ağrısının doğrudan kulak çınlamasının bir nedeni olduğu tespit edilmemiştir.
Çeşitli ilaçların kullanımı sonrasında da kulak çınlaması ya da diğer çeşitli işitme problemleri meydana gelebilir. Bu durum ototoksisite olarak ifade edilir. Uzun süreli yüksek doz aspirin kullanımı, bazı kıvrım diüretikler (İdrar söktürücüler), sıtma ilaçları, eritromisin ve gentamisin etken maddeli antibiyotikler ve vinkristin gibi kemoterapi ilaçları, ototoksisite potansiyeli bulunan ilaçlar arasında yer alır. İlaçlar dışında kulak çınlamasının diğer medikal nedenleri ise şu şekilde özetlenebilir:
Kulak çınlaması çeşitleri şikayetin karakteristiğine, nedenlerine ve şiddetine göre sınıflandırılır. Karakteristiğine göre çeşitlerine bakıldığında objektif ve subjektif çınlama karşınıza çıkar. Ayrıca işitsel halüsinasyonlar da elenmelidir. Objektif kulak çınlaması hastanın kendisi tarafından ve dışarıdan duyulabilen sesler olarak nitelenir. Genellikle dışsal çınlama, işitsel çınlama şeklinde adlandırılır. Subjektif kulak çınlaması ise hastanın kendisinden başka kimsenin duymadığı bir nevi hayali olan ses duyulmasıdır ve işitsel olmayan çınlama olarak da adlandırılır.
Nedenlerine göre bakıldığında ise subjektif çınlama, kulak kaynaklı olabileceği gibi metabolik ya da nörolojik bir hastalığın sonucu oluşabilir. Objektif çınlama ise damar ya da kas hastalıklarına bağlı yaşanabilir. Şiddet düzeyine göre bakıldığında ise rahatsız edici olmayan, hafif, orta ve ileri düzeyde kulak çınlaması şeklinde sınıflandırmalar yapılabilir.
Tanı koymak kulak çınlaması tedavisi için atılan ilk adımdır. Eksiksiz bir öykü anlatımı ve güçlü bir iletişim kurma, hasta-doktor ilişkisinde çok önemlidir. Kulak çınlamasının başlangıç zamanı, çınlamaya eşlik eden viral bir hastalığın olup olmadığı, gürültü ya da travmaya maruz kalınıp kalınmadığı gibi konuların tıbbi öykü alımı sırasında irdelenmesi son derece önemlidir. Şikayetin çift kulakta birden ya da sağ kulak çınlaması veya sol kulak çınlaması gibi tek taraflı mı olup olmadığı hasta tarafından hekime eksiksiz ve ayrıntılı şekilde anlatılmalıdır.
Sesin türünün çan sesi, tıslama, çoklu sesler gibi seçeneklerden hangisine yakın olduğu sorgulanır. Seslerin oluşma sıklığı ve gürültüsü de doktora mutlaka aktarılmalıdır. Kulak çınlamasına ilişkin alınan öykü sonrasında yapılan nörolojik muayene, odyolojik değerlendirme gerekebilir. Hekiminizin gerekli gördüğü bazı durumlarda radyolojik görüntüleme yöntemleri, laboratuvar tetkikleri tanı koymada yardımcıdır. X-ray grafiler ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi radyolojik tetkikler, kulak çınlamasına eşlik eden ve açıklanamamış işitme veya denge kaybı gibi şikayetlerin eşlik ettiği durumlarda kullanılabilir.
Odyografi adı veirlen işitme testleri, kulak çınlaması şikayeti olan kişilerde eğer varsa işitme kaybını ve derecesini ortaya koymaya yarayan tetkiklerdir. Hastaya aynı zamanda dinletilen hangi sesin frekansının duyduğu kulak çınlaması sesi ile benzerlik gösterdiği de sorulur. Odyolojist tarafından gerçekleştirilen bu işlemler de duyulan sesin şiddetinin de araştırılması sağlanır. Böylelikle odyologlar kişinin şikayet ettiği sesi baskılayabilecek maskeleyici ses tonunu belirlerler. Maskeleyici ses tonunun sürekliliği ile şikayetin seyri arasında bir ilişki mevcuttur ve bu ses çınlamayı ne kadar bastırabilirse, durumun o kadar iyi seyirli olabileceğinden söz etmek mümkündür.
Muayene ve tetkikler sonucu çınlamanın sebebi ortaya konulur ve sonrasında kişiye özel uygun bir tedavi planlaması yapılır. Kulak çınlamasının azaltılmasına yönelik yüksek sesli müziğe maruz kalmaktan korunma, kan basıncının kontrolü, tuzlu yiyeceklerden uzak durma, kahve, kola ve sigara tüketiminden kaçınma, egzersiz yapma gibi tavsiyeler kulak çınlamasına ne iyi gelir sorusuna verilebilecek en iyi cevaplar arasında yer alır. Kulak çınlamasının tedavi yöntemleri, çınlamanın sebebine bağlı olarak şekilleneceğinden tedavi seçenekleri oldukça geniş bir yelpazede değerlendirilir. Örneğin kulak yolundaki buşon denilen kulak kiri ya da yabancı cismin çıkartılması kulak çınlamasındaki neden bu durum olduğunda tedavi edicidir.
Direkt olarak kulak çınlamasına yönelik üretilmiş bir ilaç şu an için mevcut değildir ancak diğer bazı ilaçların kullanımına başvurularak gerçekleştirilen tedavi ile de duyulan ekstra seslerden kurtulmak mümkün olabilir. Trisiklik antidepresanlar ve anksiyete (kaygı) bozukluğunda başvurulan ilaçların kullanımı ile bazı vakalarda kulak çınlaması şikayeti kontrol altına alınabilir. Ancak bu ilaçlarla yapılan tedaviye herkesten yanıt alınması mümkün değildir. Aynı zamanda bu ilaçların halsizlik, bulantı, konstipasyon (kabızlık) ve bulanık görme gibi yan etkileri de meydana gelebilir. Stres genellikle tek başına kulak çınlamasına neden olan bir durum değildir ancak kaygı bozukluğu ya da depresyon kaynaklı oluşan çınlamalarda nefes egzersizi ve biofeedback kullanımı gibi çeşitli stres kontrolü sağlayıcı uygulamalar, şikayetin ve altta yatan nedenin kötüleşmesini engelleyici etki gösterebilir.
Bilişsel terapiler kişinin kulak çınlaması, nedeni ve etkileri hakkında bilinçlenmesini sağlar. Hastanın terapiler aracılığıyla farkındalığının arttırılması ile şikayetlerde bir gerileme sağlanabilir. Kulak çınlaması hastalarında uyku ile ilgili problemler de eşlik edebileceği için terapilerde uyku hijyeninin tekrar sağlanmasına yönelik olarak da etkili olabilir.
Kulak çınlaması kişinin farklı hastalıklar için kullandığı ilaçların yan etkilerinden kaynaklanıyorsa, ilaçlar doktor kontrolünde değiştirilir, bırakılır ya da tekrar düzenlenir. Kişiye gürültüden kaçınması önerilebileceği gibi, kulak iltihabı tedavisi ya da orta kulak boşluğunda yer alan sıvının tedavisi de gerekli durumlarda başvurulan tedavi yöntemleri arasında yer alır. Kulak zarının delinmesi gibi patolojiler söz konusu olduğunda ise cerrahi bir müdahale gerektirebilir. Yine cerrahi olarak gerçekleştirilen kulak kemiği içinde yer alan iltihabın temizlenmesi bazı hastalarda tedavi edici etki gösterebilir. İşitme siniri tümörü gibi durumların saptanması hâlinde cerrahi müdahaleye ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerine başvurulur. Çınlamaya, işitme kaybının da eşlik ettiği bazı durumlarda işitme cihazı kullanımı gündeme gelir. Bu yolla hem işitme kaybı hem de çınlama şikayeti giderilebilir. Bazı durumlarda ise tedavi edilecek bir problem ve işitme kaybı olmaz. Bu gibi durumlarda hastalara iç kulak kan dolaşımını artıran ilaçlar verilir.
WHATSAPP HATTI
Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı