Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Burun Estetiği

Burun Estetiği Nedir?

Yüzümüzün ortasında olması sebebiyle yüz hatlarını belirleyen ve dikkat çeken yapılardan biri de burundur. Burun, yüzümüzdeki çıkıntılı yapısı nedeniyle spor, kaza veya travma nedeniyle en çok kırılan organdır. Bu nedenlerle, burun estetik ameliyatı yani rinoplasti, en çok uygulanan estetik işlemlerin başında gelir. Solunum zorluğu yaratan eğrilikler veya tıkanıklıklar da rinoplasti sırasında septoplasti yapılarak düzeltilebilir.

Rinoplasti ameliyatı, yüz kemik gelişiminin tamamlandığı 17 yaş sonrası dönemde, ek hastalıklar da göz önünde bulundurularak, beklentileri gerçekçi ve mantıklı olan herkese yapılabilir. Eskiden uç kısmı çok kalkık, sırtı çok oyulmuş ve yapıldığı çok belli olan burunlar hedeflenirken günümüzde hedef yüzdeki diğer yapılarla denge halinde olan, yüze yakışan, yapıldığı çok belli olmayan ve nefes alırken zorlanmayan bir sonuç ortaya çıkarmaktır (estetik olduğu belli olsun isteyen hasta grubu dışında).

Her bireyin burnu kendisine özgü olduğu için burun ameliyatlarının da kişiye özel olarak planlanması ve gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, ameliyat öncesinde yapılan muayenede burnunuzla ilgili beğenmediğiniz ve değişmesini istediğiniz özellikleri doktorunuza ifade etmeniz önemlidir. Burun ameliyatı olmayı düşünen kişiler genellikle bu konu üzerine çok düşünmüş ve aynaya baktığında sadece burnunu görür hale gelmişlerdir. Başvurduğunuz doktorunuz ise burnunuz ve yüzünüzün diğer yapılarını (çene, elmacık kemikleri, alın, kaşlar),  bunların genel uyumunu sadece burnunuza odaklanmadan analiz edebilir ve burun ameliyatına ilave yapılması gereken işlemlerle ilgili size bilgiler verebilir. Örneğin: elmacık kemikleri çökük olan bir kişide bu bölgelere dolgu yapılması, çene ucu çok geride olan bir kişide çene ucunun ilerletilmesi veya dolgu ile belirginleştirilmesi estetik sonucun daha iyi olmasını sağlayacaktır. Bu önerileri dikkate almadığınız takdirde burnunuz güzel olsa bile genel yüz ifadesi istediğiniz gibi sonuç vermeyecektir.

Rinoplastide, ana hatlarıyla açık ve kapalı teknik olarak adlandırılan iki tür cerrahi yöntem uygulanmaktadır. Ameliyat yapan cerrahın kişisel tercihinin ötesinde her iki tekniğin farklı avantajları ve dezavantajları vardır. Bu tekniklerden hangisinin uygulanacağına muayene sonrası karar verilir. Genel Anestezi altında uygulanan bu operasyonun süresi 2.5- 3  saattir. Sadece burun ucundaki kıkırdaklara müdahale edilecekse lokal anestezi de tercih edilebilir. Ameliyat bitiminde genellikle burun deliklerine silikon tamponlar yerleştirilir. Bu tamponlar genellikle 2 – 3 gün sonra çekilir. Burun sırtına yerleştirilen alçı veya atel yaklaşık 9-10 gün sonra çıkarılır. Sadece burun ucuna müdahale edildiyse alçı konulması gerekmez, bantlar yeterli olur. Ameliyat sonrası hafif- orta düzey ağrı olur ve ağrı kontrolünde ağızdan alınan ağrı kesiciler yeterlidir. Rinoplasti sonrası kendinizi çok iyi hissediyorsanız aynı gün taburcu olabilirsiniz, fakat hastalar genellikle 1 gün hastanede kalırlar.

Ameliyat sonrası şişlik ve morluklar kişiden kişiye ve ameliyatın boyutuna göre değişebilir. Sigara içenlerde ameliyat sonrasındaki öksürük ve buna bağlı basınç artışı nedeniyle şişlikler ve morluklar daha fazla olabilir. Bu şişlik ve morlukları sınırlamak ve azaltmak için burun çevresi ve göz kapakları üzerine 2 gün boyunca aralıklı soğuk kompres uygulaması önerilir. Başın yüksekte durması da ödem oluşumunu sınırlamaya yardımcıdır. Burun ameliyatından sonra ilk günler ve haftalarda burun içindeki ödem ve kabuklar nedeniyle solunumunuz çok rahat olmayabilir. Bu dönemde bazı damla ve kremlerin kullanımı kabukları yumuşatıp temizlenmelerini kolaylaştırır.

Göz ve burun çevresindeki morluk ve şişlikler ana hatlarıyla 1-2 hafta sonra geçer, kişi kendisini tanımayanların ameliyat olduğunu fark etmeyeceği, toplum içine çıkabilecek duruma bu süre sonunda gelir. Hasta elbette ki bu süre boyunca yatak istirahatinde olmak zorunda değildir, ağır sporlar yapamasa da yürüyüş yapabilir. Ameliyattan 1 hafta sonra masa başı işleri gibi ağır olmayan çalışma koşullarına geri dönebilir. Şişliklerin zamanla inip burnun son halini alması 1 yıl sürer. Bu süre boyunca doktorunuz size çeşitli masajlar tavsiye edebilir.

Rinoplasti sonrasında da her ameliyatta olduğu gibi bazı istenmeyen durumlar söz konusu olabilir. Genel anesteziye bağlı riskler olabileceği gibi kanama, enfeksiyon veya yara iyileşme problemleri de olabilir. Özellikle açık teknikle yapılan işlemlerde daha çok olmak üzere rinoplasti sonrası burun bölgesinde birkaç ay süren uyuşukluk hissi olabilir. Ameliyattan sonra burun içi mukozasında kuruluk görülebilir. Bu durumla kış aylarında, nem oranı düşük bölgelerde veya havası kuru olan kaloriferli evlerde daha çok karşılaşılır. Burun içini nemlendiren spreyleri daha uzun süre kullanmak gerekebilir. Bazen koku alma duyusunda da kalıcı veya geçici değişiklikler olabilir. Bu sorun, burun septumunda işlem yapılan hastalarda daha sıktır. Burun ameliyatından sonra hastanın uzun iyileşme sürecinde (etraflarındaki insanların yorumlarıyla daha da moral bozucu olabilen) küçük şekil sorunları ortaya çıkabilir. Bu sorunlar bazen ameliyatsız (enjeksiyonlar ve masajlarla) çözülebilir. Ameliyatsız çözülemediyse, genellikle daha küçük boyutlu ikinci bir cerrahi işlemle düzeltilmeleri gerekebilir. Bu düşük bir olasılık (% 5-10) olmasına rağmen ameliyat öncesinde tahmin edilemez ve deneyimli cerrahların da karşılaştığı bir durumdur.

Operasyon sonrasında yaklaşık 3-6 ay gözlük kullanılmaması önerilir. 

Kenan Selçuk TUNCAY - Burun Estetiği

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Çene Estetiği

Çene Estetiği Nedir?

Çene estetiğin hastanın ne istediğinin çok iyi belirlenmesi ve aynı zamanda çene hattının da çok iyi tanınması lazım. Bu sayede yüz güldüren bir netice elde edilmesi de mümkün hale geliyor. Bu operasyonun özellikle alt çenenin çok büyük olması ya da aşırı derecede zayıf olması durumunda devreye girdiğini söyleyebiliriz. Hastalar çene hattında kusursuz bir orantı istediklerinde rahatlıkla rotasını çene estetiğine çevirebilir. 

Kimler Çene Estetiği Ameliyatı Olabilir? 

Öncelikle rotanızı çene estetik ameliyatlarına çevirmek için en az 20 yaşına gelmeyi beklemeniz gerekiyor. 20 yaşından önce bu operasyonun gerçekleştirilmesi önerilmez. Bununla birlikte çene ucu estetiği operasyonu için kişinin ameliyata engel bir sağlık sorununun olmaması da gerekiyor. 

Hamilelik ve emzirme dönemlerinde de bu ameliyat yapılamıyor. Son olarak kanın pıhtılaşması ile ilgili sağlık problemi yaşayanlar için de bu ameliyatın uygun olmadığını belirtmemiz gerekir. 

Yukarıdaki kriterlere uygun olmak kaydıyla dileyen herkes çene kemiğine yapılan cerrahi işlemlerden faydalanabilir ve yüzü ile daha uyumlu bir çene görünümüne kavuşabilir. Çok küçük bir çene yapısına sahip olanlar ya da boyunla bitişik gibi görünen bir çene yapısına sahip olanlar için en ideal estetik girişim olduğunu belirtebiliriz. 

Elbette aynı şekilde çene ucundaki küçük sivriliklerin ya da şekil bozukluklarının giderilmesini isteyenler de rahatlıkla çene estetiği olabilir. Zira doktorunuz ile görüşebilir ve şikayetlerinizi dile getirebilirsiniz. Bu sayede çene estetiği için uygun bir aday olup olmadığınız hakkında doktorunuzdan daha fazla bilgi alabilirsiniz. 

Çene Estetiği Sonrası İz Kalır Mı? 

Bu sorunun yanıtı çene estetiğinde kesinin nereye uygulandığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Çoğu zaman ağız içerisine uygulanan kesi, tek başına yeterli olabiliyor. 

Bu durumda yüzün ya da boynun herhangi bir yerinde iz kalmıyor. Ancak bazı operasyonlarda kesinin zorunlu olarak boyun bölgesine uygulanması gerekebilir. Bu durumda hafif de olsa bir iz kalması mümkündür. 

Kesi izinin olabildiğince görünürlüğü düşük bir bölgede olacağını belirtelim. Bu iz zaman içerisinde ten rengini almaya başlar. Bu sayede görünürlüğü de çok daha az olacaktır. 

Çene Estetiğinden Sonra Morarma Olur Mu? 

Hastalar yüz bölgesinde morluk oluşması konusunda da bilgi sahibi olmak isteyebiliyor. Elbette cerrahi müdahalelerin büyük bölümü hafif morarmayı da beraberinde getirir. Dolayısıyla çene estetiği sonrasında da hastanın yüz bölgesinde morarma olacaktır. 

Yapılan müdahaleye bağlı olarak morluk alt çene kısmında da yoğunlaşabilir. Bu morarma etkisine ödem de eşlik edebilir ve çene bölgesinde hafif bir şişlik hissedilebilir. 

Öncelikle tüm bunların son derece normal olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Ayrıca tamamı geçici şikayetler olduğundan herhangi bir müdahale yapılmasına ihtiyaç duyulmaz. Elbette morluk, şişme ya da hafif kızarıklık gibi şikayetlerin ne kadar süre kalıcı olduğu kişinin cilt dokusuyla yakından ilgilidir. 

Bazı hastalarda bu sorun birkaç güne kadar ortadan kalkar. Ancak bazı hastalarda bir haftaya kadar uzayabilen bir süre boyunca devam edebilir. Bu durum tıbben de beklenen bir durum olduğundan hastaların endişe etmesine gerek olmaz. 

Ameliyatsız Dolgu İle Çene Büyütme 

Çene bölgesinin çok küçük olmasından şikayet eden bazı kişiler ameliyat olmaya da sıcak bakmıyor. Kimi zaman da sağlık sorunları nedeniyle cerrahi müdahale çeşitli sakıncalar doğurabiliyor. Bu gibi durumlarda ise devreye ameliyatsız yöntemler giriyor. 

Dolgu ile çene büyütme estetiği de bu yöntemlerden biridir. Bu estetik girişimde uzun zamandır kullanılan dolgu materyalleri devreye giriyor. Çene bölgesine enjeksiyon yöntemi ile uygulanan dolgu materyalleri daha büyük bir çene görünümü isteyenlerin adeta imdadına yetişiyor. 

Ancak bu işlemde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var. O da çene dolgusunun kalıcı olmamasıdır. Ameliyat ile elde edilen görünüm kalıcıdır ve hastanın şikayeti olmadıkça cerrahi müdahalenin tekrarlanması gerekmez. 

Ancak dolgu materyali kullanılarak gerçekleştirilen işlem sonucu bir süre sonrasında ortadan kalkar. Dolgu materyali kendiliğinden vücut tarafından eritilir ve çene bölgesi de işlem öncesi görünümü yeniden kazanır. 

İşlemin yaklaşık 15 dakika kadar sürdüğünü söyleyebiliriz. Bu dolguların kalıcılık süresi ise kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Genellikle 12 ila 18 ay arasında bir kalıcılık süresi sunduğunu belirtebiliriz. Ancak bu sürenin sonunda beklemeye gerek olmaz. 

Dolgu işlemi yeniden yapılabilir ve dolayısıyla çene bölgesinin yeniden daha geniş ya da daha büyük bir görünüm kazanması sağlanabilir. Hem kadınlar hem de erkekler çene dolgusu işleminden faydalanabiliyor.

Kenan Selçuk TUNCAY - Çene Estetiği

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Sıvı Yüz Germe

Sıvı Yüz Germe Nedir?

Ameliyatlar deyince ilk akla gelen tabii ki yan etkiler, anestezi zorlukları ve işlem sonrası dinlenme süresidir. Peki, teknoloji bu işin neresinde bulunmaktadır? Ya kişi ameliyata girmek veya ameliyat riskini almak istemezse? Modern tıp yüzü gerdirmek için yeni yeni alternatifleri hastalara ve doktorlara sunmaktadır. Son zamanlarda, bu yöntemlerden sıvı yüz germe, iple yüz germe, ışık veya termal hasar oluşturarak yüzü kaldırma en çok duyulanlardır. Peki, sıvı yüz germe bu teknikler arasında tam olarak nerede durmaktadır? En etkili kremler ve topikal ürünler sadece ulaştıkları yere, yani derinin yüzeyel katmanlarına etki eder. Ancak, sarkmayı gidermek adına, belirgin etkiler yaratmak için, deri ve deri altı dokusuna enjekte edilen ürünler geliştirilmiştir. Böyle uygulamaların çoğu, doktorlar tarafından “likit facelift” veya “sıvı yüz germe” diye adlandırılır. Kullanılan dolgu maddeleri veya kas rahatlatıcı ürünler çizgiler ve sarkmaları hafifletebilir veya kaybedebilir. Bu enjektabl ürünler, görüntüyü etkili bir şekilde değiştirebilir, ancak ameliyat için gerekli olan dinlenme süresi ve maliyeti oluşturmaz. Bu yöntemde zamanla kaybolan dokuları yerine koyarak hastaya eski görüntüsü ve hatta normalde mevcut olan eksikleri tamamlayarak daha da iyi bir görüntü sağlanır.

Sıvı Yüz Germe Kimlere Uygulanabilir?

Hafif ve orta gıdı sarkmaları olan, doku kaybı belirgin olan, dikey dudak-burun arası çizgileri olan ve burun, çene etrafında kukla tarzı çizgiler olan, orta ve üst yaş grubu hastalar bu yöntemden en fazla verim alabilen hasta grubunu oluşturmaktadır. Diyabeti olanlar, bazı kanama bozukluğu olanlar, bazı kas ve sinir hastalıkları olanlar ve bazı bağışıklık sistemi hastaları, bu işlem için uygun değildir. Kişiler uygulamadan önce uygulayıcı doktorlar tarafından dikkatlice değerlendirilmelidir. Son zamanlarda, dolgu maddesi olarak tercih edilen ve normal bağ dokusunda da mevcut olan hyaluronik asit en çok kullanılan madde haline gelmiştir. Bunun yanı sıra, cilt altındaki bağ dokusu hücrelerini harekete geçirerek yeni doku oluşumuna sebep olan ürünler de (doku aktivatörleri) kullanıma sunulmuştur.

Sıvı Yüz Gerdirme İşleminden Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler

Uygulamanın yan etkileri ise uygulamadan sonra iğne giriş noktalarında hafif morluk ve kızarıklık oluşması şeklinde görülebilir. Bu izler 3-5 gün içerisinde geçer ve bu sırada basit bir kapatıcı ile gizlenebilir. Uzmanlarca yapılan uygulamalarda hastanın yüzünde kalıcı şişlik ve balonsu görüntü oluşmaz. Sıvı yüz germede, dokuların normalde içerdiği ve zaman içinde kaybolduğu bağ ve yağ dokusu yerine koyulmaktadır. Bu kayıp genelde yüzün derin katmanlarında ve kas tabakasının altında yaşandığı için düzeltildiğinde, dışarıdan şişkin ve doğallık dışında bir görünüm oluşturmaz ve herkesin çekindiği o şişmiş yüz görüntüsü bu uygulamada söz konusu değildir. Uygulamadan sonraki günlerde enjeksiyonlardan dolayı, bazen düşük derecede geçici bir ödem gelişebilir. Kısacası, çevrenizden en çok duyacağınız şey yüzünüzün daha iyi bir duruma geldiği ve daha dinç gözüktüğüdür. İşlem sırasında uygulanan uyuşturucu kremler ve bazen uyuşturucu enjeksiyonlar sayesinde minimum ağrı ve rahatsızlık hissedilir.

Sıvı Yüz Germe Kalıcılığı

Sıvı yüz germenin etkisi kullanılan malzeme ve metoda göre 1,5 – 2 yıl arasında devem edebilir. Bu süre içinde malzeme doğal metabolik süreçler sonucunda emilir ve dokularda oluşturduğu aktivasyon sonucunda da vücuttaki hücreler harekete geçip bağ dokusu öğelerini oluşturabilir. Böylece kullanılan malzeme tamamen erise de cilt eski halinden daha iyi bir hal alır. Uygulama süresi 30 dakika ile 1 saat arasında değişmektedir ve hastanın yaşam kalitesini düşürmez. Hasta rutin olarak 1 hafta sonra kontrole çağrılır ve gereken rötuşlar yapılır. Bu süre içinde aşırı egzersizden uzak durmalıdır. Sıvı yüz germe yüze kaybolan hacmini geri kazandırarak eski görüntüsüne ve hatta daha iyisine kavuşturmak için yapılan bir uygulamadır.

Kenan Selçuk TUNCAY - Sıvı Yüz Germe

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Gençlik Aşısı

Gençlik Aşısı Nedir?

H-100 aşısı veya IAL Sistem olarak da bilinen gençlik aşısı, yaşlanmaya karşı mücadelede uygulanan en etkili yöntemlerden birisidir. Gençlik aşısı, yaşlanma sürecini yavaşlatmak ve yaşlanmanın etkilerini azaltmak için uygulanan alternatif yöntemlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Cerrahi müdahale gerektirmediği halde, olumlu etkisini hemen görmeye başlayacağınız gençlik aşısı uygulaması ile cildi sağlıklı, parlak ve genç bir görünüme kavuşturmak amaçlanır. Bu uygulamada (IAL Sistem) saf hyalüronik asit cilde nüfuz eder. Hyalüronik asidin cilde nüfuz etmesiyle ciltte yenilenme ve sıkılaşma sağlanır. Böylece, sağlıklı bir cilt elde edilmiş olur.   

Bildiğimiz gibi bebeklerin ciltleri son derece sağlıklı, canlı ve pürüzsüzdür. Bunun nedeni ise bebeklerin vücutlarında bulunan hyalüronik asit miktarının yüksek olmasıdır. Yaşlanmanın da etkisiyle vücuttaki hyalüronik asit miktarı azalır. Aynı şekilde cildin kendisini onarma ve sıkılaştırma oranında da buna paralel bir şekilde azalma görülür. Gençlik aşısı uygulaması sayesinde, cilde tekrardan hyalüronik asit yüklenir. Böylece cilt, kendini onarma ve sıkılaştırma fonksiyonlarını yeniden devreye sokmuş olur. 

Gençlik Aşısında Kullanılan Hyalüronik Asit Nedir?

Gençlik sırrı olarak bilinen hyalüronik asit, belli bir yaşa kadar vücudumuzun dinç, sağlıklı ve parlak görünmesini sağlar. Eklemlerden iç organlara kadar vücudumuzun neredeyse her yerinde bulunan hyalüronik asit, 25-30 yaş grubundaki bireylerde yavaş yavaş azalmaya başlar. Bu durum, yaşlanma adı verilen sürecin başlamasına yol açar. Vücuttaki hyalüronik asit miktarının azalması; parlaklık, esneklik, onarım ve toleransın da azalması anlamına gelir. Gençlik aşısı yöntemi ile vücudun kaybettiği hyalüronik asidi tekrardan kazanması amaçlanır.

Gençlik Aşısı Hangi Durumlarda Uygulanır?

Gençlik aşısı, cildinde yaşlanma belirtileri görülen ve cildi zarar görmüş bireylere, belirlenen miktar ve aralıklarla hyalüronik asit uygulama işlemi olarak tanımlanabilir. Bu yöntem sorunlu bölgelere uygulanmaktadır. Aynı zamanda sigara, alkol, akne, güneş ve solaryum gibi sebeplerle zarar görmüş ciltlere sahip bireylerin diğer tedavilerine tamamlayıcı olarak da uygulanabilir. 

Gençlik Aşısı Kimlere Uygulanabilir?

Gençlik aşısı (IAL Sistem), 18 yaş üzerindeki tüm cilt tiplerine uygulanabilen bir yöntemdir. Yüz, el, boyun ve dekolte gibi bölgelere sıkça uygulanan H-100 aşısı, uygulandığı bölgelerdeki sorunları çözme bakımından oldukça etkili bir uygulamadır. Bu uygulamanın en yaygın ve önemli kullanım alanı, anti-aging uygulamalarıdır. Yaşlanmanın cilde yansıyan olumsuz etkilerini azaltmak için uygulanan uygulanan gençlik aşısı, önleyici ve tamamlayıcı bir anti-aging (yaşlanma karşıtı) bir tedavidir. 

Gençlik Aşısı Nasıl Uygulanır?

Gençlik aşısı uygulamaları için standart bir uygulama protokolü bulunmamaktadır. Hastanın ihtiyacı ve doktorun tedavi planlaması, bu noktada kilit rol oynamaktadır. Ancak uygulama, genellikle 10-15 gün arayla uygulanır ve 3-4 seans şeklinde ilerlenir. H-100 aşısı uygulaması iğnelerle yapılan bir işlemdir. Bu nedenle işlem öncesinde, hastanın herhangi bir rahatsızlık hissetmemesi için uyuşturucu krem uygulanır. Bu uygulamanın akabinde enjeksiyon gerçekleştirilir. Gençlik aşısı sonrası uygulama bölgesinde hafif kızarıklıklar ve şişlikler görülebilir. Hatta nadir de olsa morluklar meydana gelebilir. Ancak bunlar 2-3 gün içinde kaybolur. Gençlik aşısının etkisi, ortalama 5 gün içinde kendini göstermektedir. Uygulamadan sonra cilt, canlı ve parlak bir görünüme kavuşur.  

Kenan Selçuk TUNCAY - Gençlik Aşısı

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Septorinoplasti

Septorinoplasti Nedir?

Bir burun ameliyatıdır. Burunda deviasyonu olarak adlandırılan bu ameliyat tipinde burundaki eğrilik problemleri çözümlenir.

Genel anestezi altında cerrah tarafından yapılan ameliyatta eğrilik sebebi ile oluşan solunum sorunları ve estetik kaygılar çözümlenir. Bu şekilde hem sağlık sorunları çözümlenmiş olur hem de burunda ki estetik olmayan görünüm düzeltilmiş olur.

Septorinoplasti Belirtileri Nelerdir ?

Öncelikle burun ve nefes sesleri takip edilmelidir. Uyurken rahat nefes alamama, ağızda kuruluk, sesli nefes alma burun deviasyonunun başlıca belirtisidir. Burun tıkanıklığı, küçük küçük nefesler alma, genizde akıntı da diğer belirtilerdendir.

Çocuklarda da sıklıkla görülen burun deviasyonu operasyonu için ergenlik çağının geçmesi beklenmelidir. Çünkü ergenlik dönemi geçene kadar vücut gelişimini tamamlamamış olur ve hormonal değişimler tamamlanmadan önce yapılan kalıcı müdahaleler sakıncalıdır. Burun ile yaşanan solunumu engelleyerek yaşam kalitesini düşüren bu gibi durumlarda hemen bir doktora başvurmak gerekir. Özellikle çocuklarda ameliyat olunabilecek döneme gelinceye kadar periyodik olarak doktor kontrolleri yapılmalı. Kalıcı çözüm sağlayan ameliyatlardan sonra ise doktorun tavsiyelerine uyulmalı ve kontroller aksatılmamalıdır.

Septorinoplasti Ameliyatından Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler

Genel anestezi altında başarılı şekilde gerçekleştirilen ameliyattan sonra,

  • •Pansuman ve burun bandajlarının, cerrahın belirttiği süre boyunca yenilenmesi gerekir.
  • •Spor ve ağır egzersizler yapılmamalı yüz ve çevresi su ile temas ettirilmemelidir.
  • •Bunların yanı sıra burnu darbelere karşı korumakta çok önemlidir.

Ameliyattan Sonra Nasıl Bir Görünüm Oluşur ?

Operasyondan sonra doğal bir görünüm oluşur fakat bu doğal görünüm daha estetiktir. Burundaki iç ve dış sorunlar çözümlenir. Kıkırdaklar revize edilir. Burun yapısı yüz tipinize en uygun şekilde düzenlenir.

Kenan Selçuk TUNCAY - Septorinoplasti

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Mezoterapi

Mezoterapi Nedir?

Yoğun iş ve yaşam temposu ve olumsuz çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla cilt kalitesi bozulmaktadır. Cildimizin elastikiyetinden sorumlu ana protein lifleri kollajen liflerdir. Cildimizdeki kollajen liflerin %80’i tip I ve %20’si tip III kollajendir ve bu lifler sayesinde cilt esnek ve pürüzsüzdür. Ancak 25 yaş ve üzerindeki kişiler her yıl ciltlerindeki kolajen miktarının %1.5 kadarını kaybeder ve buna bağlı olarak cildin elastikiyeti, nem tutma kabiliyeti ve nem yoğunluğu azalır. Bu kayba bağlı olarak 30’lu yaşların başlarında mimik çizgileri derinleşmeye ve daha sonra sarkma ve çökmeler oluşmaya başlar. Kollajen ve elastik liflerin parçalanmasına vücudun kendi hyalüronik asit miktarındaki azalma da eşlik eder.

İlk defa 1952 yılında Fransa’da uygulanmış olan Mezoterapi, çok ince ve kısa iğne uçları kullanılarak uygulanan bir yöntemdir. Yüz mezoterapisi cilt (derinin orta tabakası) içine vitamin, mineral ve hyaluronik asit enjekte edilerek cildinizin daha canlı, pürüzsüz görünmesini sağlayan bir antiaging sistemidir. Yüz mezoterapisi tedavisinde ihtiyaca göre somon DNA proteini, antioksidanlar, çeşitli vitaminler, DMAE (Dimetil Amino Etanol) ve düşük konsantrasyonlu hyaluronik asit gibi maddeler kombine edilerek uygulanabilir.

İlaçlar oral, damardan ya da kas içine enjeksiyon şeklinde alındığında emilimi sırasında kayıplar olabileceği için tamamı ilgili organa ulaşamamaktadır. Ayrıca bu yollarla verilen ilaçlar damar yolu ile diğer organlara da ulaşabildiği için yan etki gösterme ihtimali olmaktadır. Mezoterapi ise direk olarak ve sadece sorunlu bölgeye küçük miktarlarda yapılan mikroenjeksiyonlarla ilaç verdiği için, istenmeyen yan etkileri en aza indirmektedir.

Yapılan enjeksiyon sayısı; hastaya, hastalığa ve enjeksiyonun yapılacağı bölgenin anatomisine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu tedavi yönteminde kesin sonuç 4-6 seans arasında alınır.

Seanslarda cilt içine yapılan enjeksiyonlar nedeniyle uygulamanın hemen sonrasında ciltte kızarıklık, morluk, hafif ödem meydana gelebilir. Bunların tümü geçicidir. Yine de kişilerin bu işlemi önemli organizasyonlardan en az 3-4 gün önce yaptırmaları önerilir.

Cilt temizliği sonrası mezoterapi yapılacak bölgelere anestezik krem sürülerek 20-30 dk bekletilir. Sonrasında cilt tipine uygun hazırlanmış karışımlar küçük iğneler aracılığıyla deri içine enjekte edilir. PRP tedavisiyle ya da dolgu, botox uygulamaları ile kombine edilmesi elde edilen sonuçların kalitesini arttırmaktadır.

Hamileler, emzirenler, mezoterapi yapılacak bölgede enfeksiyonu olanlar ve kan sulandırıcı kullananlara mezoterapi uygulanmaz.

Yaklaşık 1-2 hafta ara ile yapılan 4-6 seanslık tedavi bir kür olarak kabul edilir. Tedavi sonucu oluşan canlılık ve iyilik halinin korunması için 2 – 3 yılda bir tekrarı önerilmektedir.

Mezoterapi; yanaklar, alın, göz kenarları, dudak üstü, çene, boyun ve dekolte bölgesine uygulanabilir.

SAÇLI DERİ MEZOTERAPİSİ

Saç dökülmesini durdurmak; ince tüyleri kuvvetlendirip koyu siyah kıllara dönmesini sağlamak ve yeni kıl çıkışını uyarmak için yapılan bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış bir tedavidir. Dışarıdan sürülen ürünler saçı daha parlak ve canlı gösterse de saçlar ertesi gün eski mat ve kırılgan yapısına geri döner. Bunun sebebi saç köküne, saç büyüme merkezine müdahale edilmediği için kalıcı düzelme sağlanamamasıdır.

Mezoterapi öncesinde hastalar saçlarını yıkamalıdır. Saçlı deri dezenfeksiyonu sonrasında gerekli ürünler küçük iğneler yardımıyla enjekte edilir.

Mezoterapi uygulamasından 24 saat önce ve sonrasında boya, röfle gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır. 24 saat sonrasına kadar saçlar yıkanmamalıdır.

Hamileler, emzirenler, yapılacak bölgede enfeksiyonu olanlar ve kan sulandırıcı kullananlara mezoterapi uygulanmaz.

İstenilen sonuçlara kavuşmak için ortalama 7-8 seans uygulama gerekmektedir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Dolgu Uygulamaları

Dolgu Nedir?

Çeşitli müzeleri ziyaret ettiğimizde hepimiz görmüşüzdür: Fildişinden, altından, gümüşten, vb küpeler, kolyeler, bilezikler, taraklar, parfüm şişeleri, karışımlar hazırlamak için olan kaplar… Tüm bunlar bize kadınların yüzyıllar boyunca daha genç, güzel ve çekici görünmeye çalıştıklarının kanıtıdır. Bu amaç uğruna çeşitli otlar, krem ve karışımlardan faydalanmışlardır.

Her ne kadar karşımızdaki kişiyi bir bütün olarak değerlendirsek de iletişim kurmaya başlarken bir insanda dikkatimizi çeken ilk bölge yüzdür. Yapılan bilimsel çalışmalar yüzün güzel ya da çirkin olarak algılanmasının çok büyük oranda kültürden bağımsız olduğunu ortaya koymuştur. İnsan beyni bir yüzün güzel olup olmadığını son derece hızlı bir şekilde algılar ve kaydeder. Genel olarak tüm kadınlar bunun bilinciyle yüzlerine oldukça fazla özen gösterirler.

Yüzün genç, taze, parlak, zinde görünmesi ihtiyacı yüzle ilgili, krem, losyon, peeling ürünleri üreten firmaların oluşmasına neden oldu. Fakat yüz yaşlanması sırasında ciltte ve cilt altı yağ dokusunda oluşan erime ve incelmeye bağlı oluşan doku kayıpları bu kremler ile önlenemedi. Yaşlanmaya veya travmalara bağlı kaybolan hacmi ve dolgunluğu geri kazandırmak, kırışıkları azaltmak, cildi içerden nemlendirmek için dolgu maddeleri üretildi. Ameliyatsız yapılabilmesi, kolay uygulanabilmesi, hemen sonuç alınması, yan etkileri pek fazla olmayan işlemler olması bu uygulamaların yaygınlığını arttırdı ve bu alanda yapılan AR-GE  çalışmaları sayesinde daha güvenilir ürünler kullanıma girdi.

Geçici, yarı kalıcı ve kalıcı olmak üzere üçe ayrılan dolgu maddelerinden en popüler olanı geçici etkili olan hyaluronik asit içerikli dolgu maddeleridir, çünkü kalıcı dolgularda yan etki görülme ihtimali daha fazladır. Genelde jel formunda, akışkan olan bu dolgular enjekte edilerek kullanılır ve enjekte edildikleri bölgeden geri çekilmeleri mümkün değildir.

Hyaluronik asit zaten vücudumuzda oldukça yüksek oranda bulunan doğal bir molekül olup teknolojik olarak bakteri kaynaklı elde edilebilir. Bu nedenle alerjik reaksiyon yapma ihtimali hayvan kaynaklı olanlara göre daha düşüktür. Kanserojen etkisi yoktur. Ağırlıklı olarak yüzde kullanılmakla birlikte, dolgu maddeleri vücudun diğer bölgelerinde de kullanılabilmektedir.

web34

Vücudun her bölgesinde cilt, cilt altı doku kalınlığı aynı olmadığı için firmalar farklı vücut bölgelerine enjekte edilmek üzere farklı molekül büyüklüğü ve çapraz bağ oranına sahip ürünler geliştirmekte ve üretmektedir. Bu ürünlerin kullanılacağı yer ve enjeksiyonun yapılacağı derinlik haliyle birbirinden farklıdır. İnce bir cilt dokusuna sahip göz altı bölgesine daha az çapraz bağ oranı olan, daha akışkan dolgular kullanılırken, çene veya yanak bölgesine hacim vermek için çapraz bağ oranı yüksek, büyük molekül ağırlıklı ürünler kullanılır.

Hyaluronik asit su tutma özelliği olan bir molekül olduğu için vücutta enjekte edildiği bölgeye hacim kazandırır ve poliklinik şartlarında pratik şekilde uygulanabilir. Daha önceden bahsedildiği gibi farklı bölgelere uygulamak için farklı ürünler vardır ve bu ürünlerin hangisinin hangi bölgeye kullanılacağını ancak bir uzman bilebilir ve aynı seansta değişik ürünler vücudun değişik bölgelerindeki problemlere yönelik uygulanabilir.

Dolgu uygulaması yapılan bölgeler; burun kenarlarından ağız köşelerine inen oluklar, dudaklar, gözaltı, kaş arası, yanaklar, çene, boyun, ve yüzdeki diğer yerlerdir. Bazen burun ameliyatı veya travmaya bağlı burun sırtı fazla kavisli veya çökük olduysa, burun sırtına yükseklik kazandırmak için de dolgu uygulaması yapılabilir. Yüzdeki hafif asimetriler de, ister doğuştan ister sonradan kazanılmış olsun, dolgu enjeksiyonlarıyla düzeltilebilir. Dolgu yapılması işlemi ergenlik çağını tamamlamış erkek kadın fark etmez (ek sağlık problemleri göz önünde bulundurularak) herkese uygulanabilir.

Etkisi uygulanan bölgeye, ürün markası ve türüne ve uygulanan kişinin kişisel özelliklerindeki farklılıklara göre 8-12 ay sürer.Bu zaman içinde vücutta, vücuda zarar vermeden parçalanıp yok edilir.  Elde edilen sonuç dolgu yapılan kişi tarafından beğenilmezse kalıcı dolgularda geri dönüşü yoktur ve bu maddelerden kurtulmak bazı zor cerrahi girişimler gerektirebilir. Eriyebilen dolguların avantajı bunları eritecek bazı maddelerin bulunması ve biraz sabredilirse zaten kendisinin erimesidir.

Uygulamaya başlamadan önce anestezik kremler veya iğnelerle lokal uyuşturma yapılabildiği gibi bazı marka ürünlerin kendi enjektörü içinde de ağrı kesici ilaçlar vardır. Uygulama süresi 10-20 dakika kadardır.

Dolgu yapıldıktan sonra yapıldığı yerin hassaslığına göre kızarıklık, şişlik ve morluk oluşabilir. Dolgu işlemlerinde oluşabilecek yan etkiler; enjeksiyon yerinde ağrı, şişlik ve renk değişikliğidir. Çok nadir olarak granülom ve apse oluşabilir. Hayvansal veya silikon içerikli dolgu maddelerinin kalıcılığı daha fazla olsa da; alerjik reaksiyon, kist ve granülom oluşturma riskleri de daha fazladır. Asprin kullanan kişiler dolgu uygulamasından 1 hafta önce asprini kesmeli ve uygulamadan sonra 2-3 gün daha kullanmamalıdır, aksi takdirde uygulama yerlerinde yoğun morluklar oluşabilir.

Dolgu enjeksiyonundan sonra buz uygulanması morluk gelişmesini engeller veya azaltır. Hyaluronik asit su tutarak etki gösterdiği için ilk birkaç gün bol su içilmesi önerilir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Botoks Uygulamaları

Botoks Nedir?

Botox sanılanın aksine yılan zehiri olmayıp Clostridium botulinum adlı, doğada bulunan bir bakterinin toksinidir (Botulinum Toksin Tip A). Bu bakteriden laboratuvar ortamında elde edilen toksin saflaştırılıp seyreltilerek ilaç şeklinde flakonlanmaktadır.

Türkiye’de, Çin veya Hint malı ürünler dışında, Amerika ve Avrupa kaynaklı 3 değişik markada botulinum toksini kullanılmaktadır. Botox aslında Allergan firmasının ürettiği botulinum toksininin piyasa ismi olmasına rağmen ilk çıkan ürün olduğu için genel olarak botulinum toksinlerin hepsine kullanılan bir isim haline gelmiştir. Diğer marka isimleri Dysport ve Neurobloc’tur.

Yapılan araştırmalarda C. Botulinum adlı mikroorganizmanın toksininin geçici kas felci yaptığının saptanmasından sonra, Botox ilk kez ortopedistler tarafından spastik kasları gevşetmek amacıyla, göz hekimleri tarafından da şaşılık tedavisinde kullanılmıştır. Zaman içinde mimik çizgilerine sebep olan yüz kaslarının hareketlerini engellemek amacıyla da kullanılabileceği öngörülmüş ve bu amaçla FDA onayı alınarak estetik kullanıma girmiştir. Şu anda tüm dünyada en çok yapılan ameliyatsız estetik uygulamasıdır.

Yüz derisindeki kırışıklıklar mimiklerimizi yapmak için kullandığımız kasların kasılması sonucu oluşur. Herkes aynı mimikleri aynı sıklıkta yapmadığı, cilt kalınlıkları ve yapısı aynı olmadığı için için bu kırışıklıkların veya çizgilerin oluşmaya başladığı yaş ve yerleri de birebir aynı değildir. Kaşlarını çatma eğiliminde olan kişilerde 20 yaşında bile kaş arası çizgileri oldukça belirgin hale gelebilir. Gözlerini kısarak gülümseyen veya gözleri güneşe çok hassas olduğu için sürekli gözleri kısık olan kişilerde de çok erken yaşlarda kazayağı denilen çizgilenmeler oluşabilir. Konuşurken alın kaslarını çok kullanan kişilerde alında yatay çizgilenmeler oluşabilir. Bazı kişilerde yaşlanmaya bağlı, bazılarındaysa genetik nedenlerle kaş kenarlarında düşüklük olabilir. Bu düşüklük ameliyatla tedavi edilebildiği gibi, ameliyat için zamanı olmayanlarda veya ameliyattan çekinen kişilerde botox ile kaşların kenar kısımlarının kalkması sağlanabilir.  Botulunium Toxin A özellikle alın bölgesindeki yatay çizgiler,  kaşların arasındaki dikey çizgiler ve kazayağı denilen göz kenarındaki kırışıklıklarda ve kaş kaldırmak için uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Botulinum toksin, istemediğimiz mimiğe neden olan kasın içine enjekte edildiğinde geçici bir süreliğine kasın kasılma fonksiyonunu azaltır veya durdurur ve böylece kasın üzerindeki deri kırıştırılamadığı için düzleşir. Botox uygulaması poliklinik şartlarında yapılabilen kolay bir enjeksiyon işlemidir. Enjeksiyon yapılan bölgelerde yarım saat içinde geçen hafif bir şişlik ve kızarıklık oluşabilir.  İlacın etkisi genellikle 2-3 gün sonra ortaya çakmaya başlar, 12-15 gün içinde artarak en üst seviyeye ulaşır. İlk uygulamadan sonra etkisi çoğunlukla 5-6 ay sürebilir, mükerrer uygulamalarla (ortalama 6 ayda 1) bu etki süresi 7-8 aya kadar uzayabilir. Yapılan dozun miktarı, yeri, kaçıncı sefer yapıldığı da süreyi etkileyen faktörlerdir.

Bazı nörolojik hastalıkları bulunanlarda, hamilelerde ve emzirenlerde botox uygulaması yapılmamalı, asprin/ kan sulandırıcı ilaç kullananlarda ve enjeksiyonun yapılacağı bölgelerde aktif enfeksiyonu olanlarda, kan sulandırıcı ilaç bırakıldıktan ve/veya enjeksiyon bölgesindeki enfeksiyon tedavi edildikten sonra botox uygulanmalıdır.

Botulinum toksinin kozmetik uygulama dozlarında vücuda yayılması söz konusu değildir. Allerjik şikâyetler tüm dünyada yok denecek kadar azdır. Botulinum toksinin yan etkileri uygulama alanına bağlı olarak, gözkapağında düşmedir. Bazı damlalarla bu düşüklük 2-3 haftada tedavi edilebilir.

Botulinum toksinin etkisi altındaki bölgelerde yeni kırışıklıkların oluşması veya var olan kırışıklıkların derinleşmesi mümkün değildir.

Günümüzün yoğun iş temposunda oradan oraya yetişmeye çalışırken en son ihtiyacımız olan şey kontrolsüz terlemedir. Hemen herkes güne başlarken gün içinde terlemeyi kontrol altında tutmak amacıyla “anti-perspiran” olarak da adlandırılan, deodorant ürünlerinden faydalanmaktadır. Ancak bazıları için bu ürünler yeterli olamamaktadır ve kişi gün içerisinde aşırı terlediğini, rahatsız olduğunu fark etmektedir. Hiperhidrozis olarak adlandırılan ve aşırı terleme anlamına gelen bu durum için artık kolay bir çözüm bulunmaktadır. Sıklıkla yüzümüzdeki mimik çizgileri ve kırışıklıkların giderilmesinde uygulanan botulinum toksin A, hiperhidrozis tedavisinde de kullanılmak üzere FDA onayı almış bir üründür.

Botulinum toksin A, ticari olarak Botox® veya Dysport® olarak da sıklıkla bilinmektedir. Botulinum toksin A bir nörotoksindir ve tıpkı sinirlerden kaslara olan iletimi bloke ederek mimik kaslarını zayıflattığı gibi, sinirlerden ter bezlerine uyarının iletimini de bloke eder ve bu sayede ter bezlerini aktive eden uyarılar iletilemediği için terleme olmaz. Kişi bu sayede kendisi konforlu, rahat ve kuru hisseder.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Kaş Kaldırma

Kaş Kaldırma Nedir?

İnsanlar dünyanın her yerinde duygusal durumlarını yüz ifadeleri ile açığa vururlar ve genellikle duygularla yüz ifadelerinin birbirleri ile doğrudan ilişkili olduğuna inanırlar. Hâlbuki yüz cildi de yaşla ve genetik yatkınlıkla paralel olarak gevşemeye ve sarkmaya başlar. Bu olay en erken ve en belirgin olarak göz çevresi dokularda gözlemlenir. Zamanla kaşlarda gelişen sarkma; kişi zinde, neşeli de olsa, ona yorgun, üzgün ve yaşlı bir ifade verir.

Kaşlardaki sarkma genel olarak 35 yaş sonrası başlar fakat genetik olarak da yanları düşük kaş yapısına sahip ve bu durumdan şikayetçi insanlar olabilir. Bu kişiler botoxla kaş kaldırma gibi geçici metotlardan ziyade kalıcı bir metod arıyorlarsa kaş kaldırma ameliyatına uygunlar demektir.

Kaş kaldırma ameliyatı kaş askılarıyla, endoskopik veya açık teknikle, lokal veya genel anestezi altında ameliyathane şartlarında 1-1,5 saatte yapılabilen bir işlemdir. Saçlı deri içinden yapılan iki küçük insizyondan girilerek kaşlar dikişlerle kemik periostuna asılır. Hasta birkaç saat dinlendikten sonra taburcu olabilir. Kesi yapılan bölgelerde saç veya his kaybı oluşmamaktadır.

Göz kapakları ve kaşlar yerçekimi etkisiyle birlikte gevşeyip sarktıkları için genellikle kaş kaldırma ameliyatlarının göz kapağı ameliyatları ile birlikte yapılması daha iyi sonuçlar alınmasını sağlar. Yine kaş arası, alın ve göz kenarı bölgesi kırışıklıklarına yönelik botox ve dolgu uygulamaları da yüzünüzün bütün olarak gençleşmesine yardımcı olacaktır. Kaşa yönelik işlemler diğer estetik ameliyatlarla da kombine edilebilir.

Ameliyat sonrası alında ve gözler etrafında şişlik ve/veya morarma olabilir. Bu morluk ve şişlikleri azaltmaya yönelik göz çevrenize soğuk uygulama yapabilirsiniz. Alında uyuşukluk, gerginlik varmış ve sanki kaşlarınız çok yukarı kalkmış gibi hissedebilirsiniz. Bunlar 2-4 hafta içinde ödemler azaldıkça geçer. Başınızdaki sargı 2 gün sonra çıkarılır ve banyo yapmanıza izin verilir. Dikişler 7-9 gün sonra alınır.

2-3 hafta kadar şişlikler ve morluklar nedeniyle sosyal hayata dönüş zor olabilir. Alın bölgesine alınacak bir travma iplerde kopma ve gevşemeye neden olarak tek veya çift taraflı kaşların tekrar düşmesine neden olabilir. Her estetik ameliyatta söylendiği gibi, yaşlanma süreci devam ettiğinden alın ve kaşların şekli kalıcı olmayabilir. Fakat genetik faktörlere de bağlı olarak genellikle 5-10 yıl bu işlemin tekrarı gerekmez.

Erken dönemde karşılaşılabilecek riskler her türlü cerrahi işlemde karşılaşılabilecek problemler olan genel anesteziye bağlı komplikasyonlar, kanama, enfeksiyon ve yarada açılma şeklinde özetlenebilir. Erken dönemde oluşan uyuşukluk ve kaşları kaldırmada zorluk gibi hisler çok nadiren kalıcı olabilir. Eğer kaşlarda asimetri gibi istenmeyen bir sonuç gelişirse tekrar ameliyat gerekebilir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Estetik Uygulamaları


Ear Nose Throat Diseases


Aesthetic Applications

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Göz Kapağı Estetiği

Göz Kapağı Estetiği Nedir?

“İlk izlenim yaratmak için ikinci bir şansınız yoktur!” Kişisel gelişim uzmanlarının konuşmalarına başlarken kullanmayı sevdikleri giriş sözlerinden birisidir. İlk izlenimi yaratırken kıyafetiniz, vücut dilinizin söyledikleri; elbette hepsi önemli, fakat sosyal iletişime girip konuşmaya başlamadan önce göz teması devreye girer. Karşımızdaki kişinin duygularını gözlerine bakarak anlamaya çalışırız. Bu nedenle karşımızdaki kişinin göz bölgesi onun hakkındaki düşüncelerimizi etkileyebilecek kadar önemli bir vücut bölgesidir.

plastic surgery

Yüz tek başına gözler, dudaklar, kaşlar veya yanaklardan ibaret değildir, bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir; fakat yüz yaşlanması ilk önce göz etrafında kendisini belli etmeye başlar. Üst ve alt göz kapaklarında oluşan cilt sarkmaları, şişlikler, kırışıklıklar ve torbalanmalar; yaşlı, uykulu ve yorgun bir görünüme neden olur. Üst ve alt kapaklar hemen hemen benzer yapıda olsa da aynı hızda deforme olmayabilirler, bu nedenle alt ve üst kapaklar ayrı ayrı da değerlendirilebilirler.

Alın ve kaşlarda yerçekiminin etkisiyle aşağı doğru yer değiştirme otuz beş yaş civarında başlar. Üst göz kapağı derisinde bollaşma, kaşların dış tarafındaki sarkma ile daha da belirgin hale gelir. Ellili yaşlar civarında tüm yüzdeki kaslar ve deride olduğu gibi üst göz kapağındaki kaslar ve deri de incelir, sarkma daha fazla artar. Göz etrafındaki bağ dokusu ve liflerdeki gevşeme nedeniyle göz çukurundaki yağ yastıkçıkları dışarıya doğru fıtıklaşır ve gözaltı torbaları denilen görüntü oluşur. Genetik özelliklere de bağlı olarak bazen erken yaşlarda da göz kapaklarında sarkma ve/veya torbalanmalar görülebilir. Estetik göz kapağı cerrahisi yani blefaroplasti, kişiye daha genç ve zinde bir görünüm kazandırabilmektedir. Göz çevresi oldukça karmaşık ve hassas bir anatomik yapıya sahip olduğu için ameliyat öncesi muayenenin çok dikkatli yapılıp soruna yönelik müdahale planının yapılması gerekir.

Üst göz kapağında genellikle cilt fazlası ve yağ yastıkçıklarının fıtıklaşmasından oluşan iki problemle karşılaşılır. Cilt fazlalığı varsa sadece cilt çıkarılması, cilt fazlasına yağ fazlası eşlik ediyorsa yağın da bir miktarının alınması gerekebilir. Bazen üst göz kapağındaki deri sarkması o kadar fazladır ki görme alanınızı bile daraltıp görmenize engel olabilir. Üst göz kapağı dış tarafındaki şişlikler yağ fazlalığından değil gözyaşı bezinin aşağı doğru yer değiştirmesinden kaynaklanabilir. Gözyaşı bezinin kemiğe doğru tespit edilmesi bu problemi çözebilir. Alt göz kapağında, genellikle bağ dokusunun gevşemesi nedeniyle göz küresi alt kısmındaki yağ dokusunun öne doğru torbalanması söz konusudur. Bu yağ gerekenden fazla olursa çıkarılması, ya da alt göz kapağı-yanak ayrımında bulunan gözyaşı oluğu gibi kısımdaki doku eksiğini telafi etmek üzere, azalmış olan yağ dokusu yönünde kaydırılması işlemi uygulanabilir. Alt göz kapağı-yanak ayrımındaki (tear trough) oluk, geçici olarak, ameliyat edilmeden dolgu maddeleriyle de düzeltilebilir.

Üst göz kapağı operasyonları çoğunlukla lokal anesteziyle yapılabilir, alt göz kapağında biraz daha derin dokularda çalışıldığı için lokal anesteziye sedasyon yöntemi ilave edilmelidir. Tek başına üst göz kapaklarının ameliyatı yarım saatte biter, fakat alt göz kapaklarının ameliyatı 1 saat kadar sürer. Arzu eden hastalara tam bir genel anestezi de uygulanabilir. Ameliyat lokal anestezi veya sedasyonla yapılmışsa aynı gün taburcu olunabilir. Kişisel özelliklere göre değişmekle birlikte 7-10 gün süren göz çevresi morlukları ve şişlikler olabilir. Ameliyattan tam sonuç alınması 1-2 ayı bulur.

Göz kapakları yüzdeki diğer organlarla birlikte yaşlanır. Kaş kenar kısımları sarkmış, kaz ayakları olan bir kişide sadece göz kapağı ameliyatı yapmak hastanın yorgun veya yaşlı ifadesinde kısmi bir fayda sağlayacak, hasta yeterince mutlu edilememiş olacaktır. Bu nedenle hastanın doktor tarafından detaylı muayenesinin yapılması; kaş kaldırma, yüz germe, dolgu, botox gibi ek işlemlere ihtiyacı olup olmadığı analiz edilmelidir.

Her ameliyatta olduğu gibi göz kapağı ameliyatlarında da komplikasyon denilen bazı istenmeyen durumlar gelişebilir. Erken dönemde, herhangi bir ameliyatta karşılaşılabilecek genel anesteziye bağlı riskler, kanama, enfeksiyon veya yara iyileşme problemleri olabilir. Göz çevresinde çalışıldığı için erken dönemde gözlerde tahriş veya göz kuruluğu gözlemlenebilir ve bunun için tedavi almanız gerekebilir. Bu ameliyat sonrası göz çevresinde oluşan şişlik ve morluklar uzun süre güneş ışınlarına maruz kalırsanız daha uzun süre kalıcı olabilir. Üst ve alt göz kapağından çıkarılacak deri miktarı çok önemlidir. Eğer gereğinden fazla cilt çıkarılırsa gözlerinizin açık kalması ve kuruyup keratite zemin hazırlaması söz konusudur. Fazla doku çıkarılmasının telafisi çok daha zor olduğu için ameliyat öncesi iyi bir planlama yapılmalıdır. Göz kapağı derisi vücuttaki en ince ve en kolay iyileşen deri olmakla birlikte her bireyin yara iyileşme sürecinin birbirinden farklı olduğu göz ardı edilmemelidir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı