Vücuttaki bağışıklık sisteminin herhangi bir yabancı maddeye tepki vermesiyle alerji semptomları ortaya çıkar. Bağışıklık sistemimiz alerjenin bulunduğu yere antikor iletir ve bu şekilde vücudumuzu korumayı amaçlar. Alerjenler ve bağışıklık sisteminin gönderdiği antikorlar arasındaki bu mücadele, çeşitli kimyasal maddelerin kana salınmasına yol açmakta; kana salınan bu kimyasal maddeler de alerjik hastalık semptomlarına neden olmaktadır. Halk arasında saman nezlesi olarak da bilinen alerjik rinit; bağışıklık sisteminin soluk alma yoluyla vücuda alınan maddelere aşırı tepki vermesiyle gelişen alerjik bir reaksiyon olarak tanımlanır. Özellikle de bahar aylarının gelmesiyle birlikte görülme sıklığı artan alerjik rinit (saman nezlesi), her geçen gün daha da fazla insanı etkilemektedir.
İki tip alerjik rinit mevcuttur. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz
Mevsimsel Alerjik Rinit
Yıl Boyunca Ortaya Çıkan Uzun Süreli Alerjik Rinit
Alerjik rinit belirtileri nezle ile benzerlik gösterir. Ancak nezlenin asıl kaynağı bir virüsken, alerjik rinit rahatsızlığının ortaya çıkma sebebi virüs değildir. Alerjik rinit oldukça sık görülen bir alerjik reaksiyon olmakla beraber, bilhassa mevsimsel alerjik rinitin çocuklar ve ergenlerde görülme sıklığı daha fazladır. Alerjik rinit rahatsızlığından muzdarip hastaların çoğunda 20 yaşından önce belirtiler görülmektedir. Erken erişkinlik döneminde değişmeyen belirtiler, orta yaş ve sonrasında düzelmeye başlar.
Pek çok semptoma yol açan alerjik rinit belirtileri ve bulgularını ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Hapşırma,
Burun tıkanıklığı,
Burun akıntısı,
Geniz akıntısı,
Kaşıntılı ve sulu gözler,
Göz kapaklarında şişme,
Ağız, boğaz, kulaklar ve yüzde kaşıntı
Boğaz ağrısı
Kuru öksürük
Baş ağrısı
Gözlerin altında oluşan koyu halkalar
Yüz ağrısı yahut basınç hissi
Duyma, tat ve koku almada kısmen kayıp
Yorgunluk ve halsizlik
Bu belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Ayrıca alerjik rinit rahatsızlığından muzdarip birçok kişide astım rahatsızlığı da görülmektedir.
Virüs ve bakteri gibi zararlı maddelerle savaşma konusunda son derece öne çıkan bağışıklık sistemi; polen, hayvan tüyleri, küf gibi bazı maddelere zararsız olsalar dahi aşırı tepki verebilmektedir. Ortaya çıkan bu reaksiyona ‘’alerjik reaksiyon’’ adı verilir.
Mevsimsel alerjik rinit genellikle havada uçuşan ağaç, çayır ve ot polenlerinden kaynaklanırken; yaşadığınız bölgede bulunan polenler, rahatsızlığın gelişimini ve şiddetini belirleyici faktör olarak öne çıkar. Taşınan bazı insanların şikâyetlerden kurtulması veya şikâyetlerinin artması da bu nedenledir. Son olarak, kuru ve rüzgârlı havalarda polen miktarları daha yoğun olması sebebiyle mevsimsel alerjik rinit belirtilerinde de artış görülebilmektedir.
Uzun süreli (yıllık) alerjik rinit ise şu faktörlerle tetiklenebilir:
Toz ve ev eşyaları
Hamam böcekleri
Duman
Küfler
Sis
Alerjik rinit (saman nezlesi) adı verilen alerjik reaksiyonu tetikleyen bazı risk etmenleri mevcuttur. Bu risk faktörlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Aile üyelerinde geçmiş alerji öyküsü.
Bireyde gıda alerjileri ya da diğer alerjilerin (egzama gibi) bulunması,
Pasif içici olarak sigara dumanına maruz kalma.
Herhangi bir yaş grubunda ortaya çıkabilen alerjik rinit, en yaygın olarak 18-25 yaş döneminde görülür. Aynı zamanda yeni doğan bebeklerde ve bebeklik döneminin hemen sonrasında da görülebilmesi mümkündür. Çevresel şartların bozulmasıyla beraber alerjik rinit görülme olasılığı artmış, yaş sınırı da ortadan kalkmıştır. Alerjik rinit, günümüzdeki çocuklar ve yetişkinlerin yaklaşık %20’sini etkilemektedir.
Alerjik rinitin teşhis edilmesi için doktor tarafından aile üyeleriniz ve kişisel alerji öykünüze dair sorular sorulur. Zira alerjik rinit söz konusu olduğunda hastanın ve aile üyelerinin durumu son derece önemlidir. Bu aşamada sorulabilecek bazı soruları şu şekilde sıralayabiliriz:
Semptomların sık görüldüğü bir zaman dilimi var mı? Yani, şikâyetleriniz günün veya mevsimin belli bir zamanına bağlı olarak değişkenlik gösteriyor mu?
Evcil hayvanınız var mı?
Diyetiniz ve beslenme alışkanlığınızda herhangi bir değişiklik yaptınız mı?
Kullandığınız herhangi bir ilaç var mı?
Bu aşamanın ardından fizik muayene yapılabilir ve neye alerjiniz olduğunu tespit edebilmek için cilt testi tavsiye edilebilir. Bu testlere örnek olarak verebileceğimiz deri prick testi ile bazı alerjenler az bir miktarda cilde uygulanır. Bu uygulama iğne veya çizik yardımıyla gerçekleşir. Bireyin herhangi bir alerjisi olduğu takdirde, testin yapıldığı alan şiş ve kırmızı olacaktır. Bazı durumlarda da hangi alerjik maddelere tepki verildiğini bulabilmek için kan testine başvurulabilir.
Şayet alerjik rinit rahatsızlığından muzdaripseniz ve alerjik rinite neden olan tetikleyiciler doktorunuz tarafından tespit edilmişse, bu tetikleyicilerden uzak durmak ve önlem almak tedavinin ilk ayağını oluşturmaktadır. Bunun haricinde, alerjik rinit tedavi sürecinde ilaç tedavisi ve aşı tedavisi olmak üzere iki yöntem öne çıkmaktadır.
Alerjik rinit tedavisinde antihistaminler, kortizonlu spreyler (kortikosteroid) ve tuzlu su kullanılabilir. Burunda tıkanıklık fazl
a olduğu takdirde, ilk etapta dekonjestanlar kısa süreli kullanılabilir. Burunda çok fazla akıntı olduğu takdirde ise ipratropium burun spreyleri yarar sağlayabilir. Ayrıca alerjik reaksiyona bağlı olarak ortaya çıkan burun tıkanıklığı tedavisinde kortizonlu spreylerin son derece etkili olduğu bilinmektedir.
İlaç tedavisi, alerjik rinit tedavisinde en çok uygulanan yöntemlerden bir tanesidir. Lakin burada unutulmaması gereken husus, , ilaçların sadece kullanıldığı sürece şikâyetler üzerinde etkili olacağıdır. İlaç tedavisi kesildiği takdirde alerji belirtileri kısa süre içinde kendini tekrarlamaktadır. Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir nokta da kullanılacak ilaçların mutlaka doktor kontrolü ve bilgisi dâhilinde olması gerektiğidir. Zira alerjik rinit tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, ciddi yan etkilere yol açabilmektedir.
Alerjik rinit tedavisinde başvurulan bir diğer yöntem olarak öne çıkan aşı tedavisi, nedene yönelik bir yöntem olarak tanımlanır. Aşı tedavisine başlamadan önce gerekli alerji testleri yapılmalı ve bireyde şikâyetlere yol açan alerjen veya alerjenler tespit edilmelidir. Aşı tedavisi ile alerjik semptomlara neden olan maddeler giderek artan dozlarda uygulanır ve böylece bireyde sıkıntıya neden olan alerjene karşı bağışıklığın sağlanması amaçlanır.
Aşı tedavisi söz konusu olduğunda ilk etapta haftada bir, daha sonraki süreçte ise idame dozuna ulaşılır ulaşılmaz ayda bir enjeksiyon yapılmaktadır. Aşı tedavisi, ilaç tedavisinin aksine, bireyin şikâyetleri üzerinde uzun süreli etkili olmakta ve tedavi son erdirildikten sonra dahi tesirini devam ettirmektedir. Ayrıca uzun zamandır bu konuda yapılan araştırmalar, aşı tedavisi ile yeni alerjenlerin gelişiminin de önlenebileceğini ileri sürmüştür.
Estetik Uygulamaları
Aesthetic Applications
Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı