Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Mezoterapi

Mezoterapi Nedir?

Yoğun iş ve yaşam temposu ve olumsuz çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla cilt kalitesi bozulmaktadır. Cildimizin elastikiyetinden sorumlu ana protein lifleri kollajen liflerdir. Cildimizdeki kollajen liflerin %80’i tip I ve %20’si tip III kollajendir ve bu lifler sayesinde cilt esnek ve pürüzsüzdür. Ancak 25 yaş ve üzerindeki kişiler her yıl ciltlerindeki kolajen miktarının %1.5 kadarını kaybeder ve buna bağlı olarak cildin elastikiyeti, nem tutma kabiliyeti ve nem yoğunluğu azalır. Bu kayba bağlı olarak 30’lu yaşların başlarında mimik çizgileri derinleşmeye ve daha sonra sarkma ve çökmeler oluşmaya başlar. Kollajen ve elastik liflerin parçalanmasına vücudun kendi hyalüronik asit miktarındaki azalma da eşlik eder.

İlk defa 1952 yılında Fransa’da uygulanmış olan Mezoterapi, çok ince ve kısa iğne uçları kullanılarak uygulanan bir yöntemdir. Yüz mezoterapisi cilt (derinin orta tabakası) içine vitamin, mineral ve hyaluronik asit enjekte edilerek cildinizin daha canlı, pürüzsüz görünmesini sağlayan bir antiaging sistemidir. Yüz mezoterapisi tedavisinde ihtiyaca göre somon DNA proteini, antioksidanlar, çeşitli vitaminler, DMAE (Dimetil Amino Etanol) ve düşük konsantrasyonlu hyaluronik asit gibi maddeler kombine edilerek uygulanabilir.

İlaçlar oral, damardan ya da kas içine enjeksiyon şeklinde alındığında emilimi sırasında kayıplar olabileceği için tamamı ilgili organa ulaşamamaktadır. Ayrıca bu yollarla verilen ilaçlar damar yolu ile diğer organlara da ulaşabildiği için yan etki gösterme ihtimali olmaktadır. Mezoterapi ise direk olarak ve sadece sorunlu bölgeye küçük miktarlarda yapılan mikroenjeksiyonlarla ilaç verdiği için, istenmeyen yan etkileri en aza indirmektedir.

Yapılan enjeksiyon sayısı; hastaya, hastalığa ve enjeksiyonun yapılacağı bölgenin anatomisine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu tedavi yönteminde kesin sonuç 4-6 seans arasında alınır.

Seanslarda cilt içine yapılan enjeksiyonlar nedeniyle uygulamanın hemen sonrasında ciltte kızarıklık, morluk, hafif ödem meydana gelebilir. Bunların tümü geçicidir. Yine de kişilerin bu işlemi önemli organizasyonlardan en az 3-4 gün önce yaptırmaları önerilir.

Cilt temizliği sonrası mezoterapi yapılacak bölgelere anestezik krem sürülerek 20-30 dk bekletilir. Sonrasında cilt tipine uygun hazırlanmış karışımlar küçük iğneler aracılığıyla deri içine enjekte edilir. PRP tedavisiyle ya da dolgu, botox uygulamaları ile kombine edilmesi elde edilen sonuçların kalitesini arttırmaktadır.

Hamileler, emzirenler, mezoterapi yapılacak bölgede enfeksiyonu olanlar ve kan sulandırıcı kullananlara mezoterapi uygulanmaz.

Yaklaşık 1-2 hafta ara ile yapılan 4-6 seanslık tedavi bir kür olarak kabul edilir. Tedavi sonucu oluşan canlılık ve iyilik halinin korunması için 2 – 3 yılda bir tekrarı önerilmektedir.

Mezoterapi; yanaklar, alın, göz kenarları, dudak üstü, çene, boyun ve dekolte bölgesine uygulanabilir.

SAÇLI DERİ MEZOTERAPİSİ

Saç dökülmesini durdurmak; ince tüyleri kuvvetlendirip koyu siyah kıllara dönmesini sağlamak ve yeni kıl çıkışını uyarmak için yapılan bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış bir tedavidir. Dışarıdan sürülen ürünler saçı daha parlak ve canlı gösterse de saçlar ertesi gün eski mat ve kırılgan yapısına geri döner. Bunun sebebi saç köküne, saç büyüme merkezine müdahale edilmediği için kalıcı düzelme sağlanamamasıdır.

Mezoterapi öncesinde hastalar saçlarını yıkamalıdır. Saçlı deri dezenfeksiyonu sonrasında gerekli ürünler küçük iğneler yardımıyla enjekte edilir.

Mezoterapi uygulamasından 24 saat önce ve sonrasında boya, röfle gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır. 24 saat sonrasına kadar saçlar yıkanmamalıdır.

Hamileler, emzirenler, yapılacak bölgede enfeksiyonu olanlar ve kan sulandırıcı kullananlara mezoterapi uygulanmaz.

İstenilen sonuçlara kavuşmak için ortalama 7-8 seans uygulama gerekmektedir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Dolgu Uygulamaları

Dolgu Nedir?

Çeşitli müzeleri ziyaret ettiğimizde hepimiz görmüşüzdür: Fildişinden, altından, gümüşten, vb küpeler, kolyeler, bilezikler, taraklar, parfüm şişeleri, karışımlar hazırlamak için olan kaplar… Tüm bunlar bize kadınların yüzyıllar boyunca daha genç, güzel ve çekici görünmeye çalıştıklarının kanıtıdır. Bu amaç uğruna çeşitli otlar, krem ve karışımlardan faydalanmışlardır.

Her ne kadar karşımızdaki kişiyi bir bütün olarak değerlendirsek de iletişim kurmaya başlarken bir insanda dikkatimizi çeken ilk bölge yüzdür. Yapılan bilimsel çalışmalar yüzün güzel ya da çirkin olarak algılanmasının çok büyük oranda kültürden bağımsız olduğunu ortaya koymuştur. İnsan beyni bir yüzün güzel olup olmadığını son derece hızlı bir şekilde algılar ve kaydeder. Genel olarak tüm kadınlar bunun bilinciyle yüzlerine oldukça fazla özen gösterirler.

Yüzün genç, taze, parlak, zinde görünmesi ihtiyacı yüzle ilgili, krem, losyon, peeling ürünleri üreten firmaların oluşmasına neden oldu. Fakat yüz yaşlanması sırasında ciltte ve cilt altı yağ dokusunda oluşan erime ve incelmeye bağlı oluşan doku kayıpları bu kremler ile önlenemedi. Yaşlanmaya veya travmalara bağlı kaybolan hacmi ve dolgunluğu geri kazandırmak, kırışıkları azaltmak, cildi içerden nemlendirmek için dolgu maddeleri üretildi. Ameliyatsız yapılabilmesi, kolay uygulanabilmesi, hemen sonuç alınması, yan etkileri pek fazla olmayan işlemler olması bu uygulamaların yaygınlığını arttırdı ve bu alanda yapılan AR-GE  çalışmaları sayesinde daha güvenilir ürünler kullanıma girdi.

Geçici, yarı kalıcı ve kalıcı olmak üzere üçe ayrılan dolgu maddelerinden en popüler olanı geçici etkili olan hyaluronik asit içerikli dolgu maddeleridir, çünkü kalıcı dolgularda yan etki görülme ihtimali daha fazladır. Genelde jel formunda, akışkan olan bu dolgular enjekte edilerek kullanılır ve enjekte edildikleri bölgeden geri çekilmeleri mümkün değildir.

Hyaluronik asit zaten vücudumuzda oldukça yüksek oranda bulunan doğal bir molekül olup teknolojik olarak bakteri kaynaklı elde edilebilir. Bu nedenle alerjik reaksiyon yapma ihtimali hayvan kaynaklı olanlara göre daha düşüktür. Kanserojen etkisi yoktur. Ağırlıklı olarak yüzde kullanılmakla birlikte, dolgu maddeleri vücudun diğer bölgelerinde de kullanılabilmektedir.

web34

Vücudun her bölgesinde cilt, cilt altı doku kalınlığı aynı olmadığı için firmalar farklı vücut bölgelerine enjekte edilmek üzere farklı molekül büyüklüğü ve çapraz bağ oranına sahip ürünler geliştirmekte ve üretmektedir. Bu ürünlerin kullanılacağı yer ve enjeksiyonun yapılacağı derinlik haliyle birbirinden farklıdır. İnce bir cilt dokusuna sahip göz altı bölgesine daha az çapraz bağ oranı olan, daha akışkan dolgular kullanılırken, çene veya yanak bölgesine hacim vermek için çapraz bağ oranı yüksek, büyük molekül ağırlıklı ürünler kullanılır.

Hyaluronik asit su tutma özelliği olan bir molekül olduğu için vücutta enjekte edildiği bölgeye hacim kazandırır ve poliklinik şartlarında pratik şekilde uygulanabilir. Daha önceden bahsedildiği gibi farklı bölgelere uygulamak için farklı ürünler vardır ve bu ürünlerin hangisinin hangi bölgeye kullanılacağını ancak bir uzman bilebilir ve aynı seansta değişik ürünler vücudun değişik bölgelerindeki problemlere yönelik uygulanabilir.

Dolgu uygulaması yapılan bölgeler; burun kenarlarından ağız köşelerine inen oluklar, dudaklar, gözaltı, kaş arası, yanaklar, çene, boyun, ve yüzdeki diğer yerlerdir. Bazen burun ameliyatı veya travmaya bağlı burun sırtı fazla kavisli veya çökük olduysa, burun sırtına yükseklik kazandırmak için de dolgu uygulaması yapılabilir. Yüzdeki hafif asimetriler de, ister doğuştan ister sonradan kazanılmış olsun, dolgu enjeksiyonlarıyla düzeltilebilir. Dolgu yapılması işlemi ergenlik çağını tamamlamış erkek kadın fark etmez (ek sağlık problemleri göz önünde bulundurularak) herkese uygulanabilir.

Etkisi uygulanan bölgeye, ürün markası ve türüne ve uygulanan kişinin kişisel özelliklerindeki farklılıklara göre 8-12 ay sürer.Bu zaman içinde vücutta, vücuda zarar vermeden parçalanıp yok edilir.  Elde edilen sonuç dolgu yapılan kişi tarafından beğenilmezse kalıcı dolgularda geri dönüşü yoktur ve bu maddelerden kurtulmak bazı zor cerrahi girişimler gerektirebilir. Eriyebilen dolguların avantajı bunları eritecek bazı maddelerin bulunması ve biraz sabredilirse zaten kendisinin erimesidir.

Uygulamaya başlamadan önce anestezik kremler veya iğnelerle lokal uyuşturma yapılabildiği gibi bazı marka ürünlerin kendi enjektörü içinde de ağrı kesici ilaçlar vardır. Uygulama süresi 10-20 dakika kadardır.

Dolgu yapıldıktan sonra yapıldığı yerin hassaslığına göre kızarıklık, şişlik ve morluk oluşabilir. Dolgu işlemlerinde oluşabilecek yan etkiler; enjeksiyon yerinde ağrı, şişlik ve renk değişikliğidir. Çok nadir olarak granülom ve apse oluşabilir. Hayvansal veya silikon içerikli dolgu maddelerinin kalıcılığı daha fazla olsa da; alerjik reaksiyon, kist ve granülom oluşturma riskleri de daha fazladır. Asprin kullanan kişiler dolgu uygulamasından 1 hafta önce asprini kesmeli ve uygulamadan sonra 2-3 gün daha kullanmamalıdır, aksi takdirde uygulama yerlerinde yoğun morluklar oluşabilir.

Dolgu enjeksiyonundan sonra buz uygulanması morluk gelişmesini engeller veya azaltır. Hyaluronik asit su tutarak etki gösterdiği için ilk birkaç gün bol su içilmesi önerilir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Botoks Uygulamaları

Botoks Nedir?

Botox sanılanın aksine yılan zehiri olmayıp Clostridium botulinum adlı, doğada bulunan bir bakterinin toksinidir (Botulinum Toksin Tip A). Bu bakteriden laboratuvar ortamında elde edilen toksin saflaştırılıp seyreltilerek ilaç şeklinde flakonlanmaktadır.

Türkiye’de, Çin veya Hint malı ürünler dışında, Amerika ve Avrupa kaynaklı 3 değişik markada botulinum toksini kullanılmaktadır. Botox aslında Allergan firmasının ürettiği botulinum toksininin piyasa ismi olmasına rağmen ilk çıkan ürün olduğu için genel olarak botulinum toksinlerin hepsine kullanılan bir isim haline gelmiştir. Diğer marka isimleri Dysport ve Neurobloc’tur.

Yapılan araştırmalarda C. Botulinum adlı mikroorganizmanın toksininin geçici kas felci yaptığının saptanmasından sonra, Botox ilk kez ortopedistler tarafından spastik kasları gevşetmek amacıyla, göz hekimleri tarafından da şaşılık tedavisinde kullanılmıştır. Zaman içinde mimik çizgilerine sebep olan yüz kaslarının hareketlerini engellemek amacıyla da kullanılabileceği öngörülmüş ve bu amaçla FDA onayı alınarak estetik kullanıma girmiştir. Şu anda tüm dünyada en çok yapılan ameliyatsız estetik uygulamasıdır.

Yüz derisindeki kırışıklıklar mimiklerimizi yapmak için kullandığımız kasların kasılması sonucu oluşur. Herkes aynı mimikleri aynı sıklıkta yapmadığı, cilt kalınlıkları ve yapısı aynı olmadığı için için bu kırışıklıkların veya çizgilerin oluşmaya başladığı yaş ve yerleri de birebir aynı değildir. Kaşlarını çatma eğiliminde olan kişilerde 20 yaşında bile kaş arası çizgileri oldukça belirgin hale gelebilir. Gözlerini kısarak gülümseyen veya gözleri güneşe çok hassas olduğu için sürekli gözleri kısık olan kişilerde de çok erken yaşlarda kazayağı denilen çizgilenmeler oluşabilir. Konuşurken alın kaslarını çok kullanan kişilerde alında yatay çizgilenmeler oluşabilir. Bazı kişilerde yaşlanmaya bağlı, bazılarındaysa genetik nedenlerle kaş kenarlarında düşüklük olabilir. Bu düşüklük ameliyatla tedavi edilebildiği gibi, ameliyat için zamanı olmayanlarda veya ameliyattan çekinen kişilerde botox ile kaşların kenar kısımlarının kalkması sağlanabilir.  Botulunium Toxin A özellikle alın bölgesindeki yatay çizgiler,  kaşların arasındaki dikey çizgiler ve kazayağı denilen göz kenarındaki kırışıklıklarda ve kaş kaldırmak için uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Botulinum toksin, istemediğimiz mimiğe neden olan kasın içine enjekte edildiğinde geçici bir süreliğine kasın kasılma fonksiyonunu azaltır veya durdurur ve böylece kasın üzerindeki deri kırıştırılamadığı için düzleşir. Botox uygulaması poliklinik şartlarında yapılabilen kolay bir enjeksiyon işlemidir. Enjeksiyon yapılan bölgelerde yarım saat içinde geçen hafif bir şişlik ve kızarıklık oluşabilir.  İlacın etkisi genellikle 2-3 gün sonra ortaya çakmaya başlar, 12-15 gün içinde artarak en üst seviyeye ulaşır. İlk uygulamadan sonra etkisi çoğunlukla 5-6 ay sürebilir, mükerrer uygulamalarla (ortalama 6 ayda 1) bu etki süresi 7-8 aya kadar uzayabilir. Yapılan dozun miktarı, yeri, kaçıncı sefer yapıldığı da süreyi etkileyen faktörlerdir.

Bazı nörolojik hastalıkları bulunanlarda, hamilelerde ve emzirenlerde botox uygulaması yapılmamalı, asprin/ kan sulandırıcı ilaç kullananlarda ve enjeksiyonun yapılacağı bölgelerde aktif enfeksiyonu olanlarda, kan sulandırıcı ilaç bırakıldıktan ve/veya enjeksiyon bölgesindeki enfeksiyon tedavi edildikten sonra botox uygulanmalıdır.

Botulinum toksinin kozmetik uygulama dozlarında vücuda yayılması söz konusu değildir. Allerjik şikâyetler tüm dünyada yok denecek kadar azdır. Botulinum toksinin yan etkileri uygulama alanına bağlı olarak, gözkapağında düşmedir. Bazı damlalarla bu düşüklük 2-3 haftada tedavi edilebilir.

Botulinum toksinin etkisi altındaki bölgelerde yeni kırışıklıkların oluşması veya var olan kırışıklıkların derinleşmesi mümkün değildir.

Günümüzün yoğun iş temposunda oradan oraya yetişmeye çalışırken en son ihtiyacımız olan şey kontrolsüz terlemedir. Hemen herkes güne başlarken gün içinde terlemeyi kontrol altında tutmak amacıyla “anti-perspiran” olarak da adlandırılan, deodorant ürünlerinden faydalanmaktadır. Ancak bazıları için bu ürünler yeterli olamamaktadır ve kişi gün içerisinde aşırı terlediğini, rahatsız olduğunu fark etmektedir. Hiperhidrozis olarak adlandırılan ve aşırı terleme anlamına gelen bu durum için artık kolay bir çözüm bulunmaktadır. Sıklıkla yüzümüzdeki mimik çizgileri ve kırışıklıkların giderilmesinde uygulanan botulinum toksin A, hiperhidrozis tedavisinde de kullanılmak üzere FDA onayı almış bir üründür.

Botulinum toksin A, ticari olarak Botox® veya Dysport® olarak da sıklıkla bilinmektedir. Botulinum toksin A bir nörotoksindir ve tıpkı sinirlerden kaslara olan iletimi bloke ederek mimik kaslarını zayıflattığı gibi, sinirlerden ter bezlerine uyarının iletimini de bloke eder ve bu sayede ter bezlerini aktive eden uyarılar iletilemediği için terleme olmaz. Kişi bu sayede kendisi konforlu, rahat ve kuru hisseder.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Kaş Kaldırma

Kaş Kaldırma Nedir?

İnsanlar dünyanın her yerinde duygusal durumlarını yüz ifadeleri ile açığa vururlar ve genellikle duygularla yüz ifadelerinin birbirleri ile doğrudan ilişkili olduğuna inanırlar. Hâlbuki yüz cildi de yaşla ve genetik yatkınlıkla paralel olarak gevşemeye ve sarkmaya başlar. Bu olay en erken ve en belirgin olarak göz çevresi dokularda gözlemlenir. Zamanla kaşlarda gelişen sarkma; kişi zinde, neşeli de olsa, ona yorgun, üzgün ve yaşlı bir ifade verir.

Kaşlardaki sarkma genel olarak 35 yaş sonrası başlar fakat genetik olarak da yanları düşük kaş yapısına sahip ve bu durumdan şikayetçi insanlar olabilir. Bu kişiler botoxla kaş kaldırma gibi geçici metotlardan ziyade kalıcı bir metod arıyorlarsa kaş kaldırma ameliyatına uygunlar demektir.

Kaş kaldırma ameliyatı kaş askılarıyla, endoskopik veya açık teknikle, lokal veya genel anestezi altında ameliyathane şartlarında 1-1,5 saatte yapılabilen bir işlemdir. Saçlı deri içinden yapılan iki küçük insizyondan girilerek kaşlar dikişlerle kemik periostuna asılır. Hasta birkaç saat dinlendikten sonra taburcu olabilir. Kesi yapılan bölgelerde saç veya his kaybı oluşmamaktadır.

Göz kapakları ve kaşlar yerçekimi etkisiyle birlikte gevşeyip sarktıkları için genellikle kaş kaldırma ameliyatlarının göz kapağı ameliyatları ile birlikte yapılması daha iyi sonuçlar alınmasını sağlar. Yine kaş arası, alın ve göz kenarı bölgesi kırışıklıklarına yönelik botox ve dolgu uygulamaları da yüzünüzün bütün olarak gençleşmesine yardımcı olacaktır. Kaşa yönelik işlemler diğer estetik ameliyatlarla da kombine edilebilir.

Ameliyat sonrası alında ve gözler etrafında şişlik ve/veya morarma olabilir. Bu morluk ve şişlikleri azaltmaya yönelik göz çevrenize soğuk uygulama yapabilirsiniz. Alında uyuşukluk, gerginlik varmış ve sanki kaşlarınız çok yukarı kalkmış gibi hissedebilirsiniz. Bunlar 2-4 hafta içinde ödemler azaldıkça geçer. Başınızdaki sargı 2 gün sonra çıkarılır ve banyo yapmanıza izin verilir. Dikişler 7-9 gün sonra alınır.

2-3 hafta kadar şişlikler ve morluklar nedeniyle sosyal hayata dönüş zor olabilir. Alın bölgesine alınacak bir travma iplerde kopma ve gevşemeye neden olarak tek veya çift taraflı kaşların tekrar düşmesine neden olabilir. Her estetik ameliyatta söylendiği gibi, yaşlanma süreci devam ettiğinden alın ve kaşların şekli kalıcı olmayabilir. Fakat genetik faktörlere de bağlı olarak genellikle 5-10 yıl bu işlemin tekrarı gerekmez.

Erken dönemde karşılaşılabilecek riskler her türlü cerrahi işlemde karşılaşılabilecek problemler olan genel anesteziye bağlı komplikasyonlar, kanama, enfeksiyon ve yarada açılma şeklinde özetlenebilir. Erken dönemde oluşan uyuşukluk ve kaşları kaldırmada zorluk gibi hisler çok nadiren kalıcı olabilir. Eğer kaşlarda asimetri gibi istenmeyen bir sonuç gelişirse tekrar ameliyat gerekebilir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Estetik Uygulamaları


Ear Nose Throat Diseases


Aesthetic Applications

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Kategoriler
Yüz Gençleştirme

Göz Kapağı Estetiği

Göz Kapağı Estetiği Nedir?

“İlk izlenim yaratmak için ikinci bir şansınız yoktur!” Kişisel gelişim uzmanlarının konuşmalarına başlarken kullanmayı sevdikleri giriş sözlerinden birisidir. İlk izlenimi yaratırken kıyafetiniz, vücut dilinizin söyledikleri; elbette hepsi önemli, fakat sosyal iletişime girip konuşmaya başlamadan önce göz teması devreye girer. Karşımızdaki kişinin duygularını gözlerine bakarak anlamaya çalışırız. Bu nedenle karşımızdaki kişinin göz bölgesi onun hakkındaki düşüncelerimizi etkileyebilecek kadar önemli bir vücut bölgesidir.

plastic surgery

Yüz tek başına gözler, dudaklar, kaşlar veya yanaklardan ibaret değildir, bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir; fakat yüz yaşlanması ilk önce göz etrafında kendisini belli etmeye başlar. Üst ve alt göz kapaklarında oluşan cilt sarkmaları, şişlikler, kırışıklıklar ve torbalanmalar; yaşlı, uykulu ve yorgun bir görünüme neden olur. Üst ve alt kapaklar hemen hemen benzer yapıda olsa da aynı hızda deforme olmayabilirler, bu nedenle alt ve üst kapaklar ayrı ayrı da değerlendirilebilirler.

Alın ve kaşlarda yerçekiminin etkisiyle aşağı doğru yer değiştirme otuz beş yaş civarında başlar. Üst göz kapağı derisinde bollaşma, kaşların dış tarafındaki sarkma ile daha da belirgin hale gelir. Ellili yaşlar civarında tüm yüzdeki kaslar ve deride olduğu gibi üst göz kapağındaki kaslar ve deri de incelir, sarkma daha fazla artar. Göz etrafındaki bağ dokusu ve liflerdeki gevşeme nedeniyle göz çukurundaki yağ yastıkçıkları dışarıya doğru fıtıklaşır ve gözaltı torbaları denilen görüntü oluşur. Genetik özelliklere de bağlı olarak bazen erken yaşlarda da göz kapaklarında sarkma ve/veya torbalanmalar görülebilir. Estetik göz kapağı cerrahisi yani blefaroplasti, kişiye daha genç ve zinde bir görünüm kazandırabilmektedir. Göz çevresi oldukça karmaşık ve hassas bir anatomik yapıya sahip olduğu için ameliyat öncesi muayenenin çok dikkatli yapılıp soruna yönelik müdahale planının yapılması gerekir.

Üst göz kapağında genellikle cilt fazlası ve yağ yastıkçıklarının fıtıklaşmasından oluşan iki problemle karşılaşılır. Cilt fazlalığı varsa sadece cilt çıkarılması, cilt fazlasına yağ fazlası eşlik ediyorsa yağın da bir miktarının alınması gerekebilir. Bazen üst göz kapağındaki deri sarkması o kadar fazladır ki görme alanınızı bile daraltıp görmenize engel olabilir. Üst göz kapağı dış tarafındaki şişlikler yağ fazlalığından değil gözyaşı bezinin aşağı doğru yer değiştirmesinden kaynaklanabilir. Gözyaşı bezinin kemiğe doğru tespit edilmesi bu problemi çözebilir. Alt göz kapağında, genellikle bağ dokusunun gevşemesi nedeniyle göz küresi alt kısmındaki yağ dokusunun öne doğru torbalanması söz konusudur. Bu yağ gerekenden fazla olursa çıkarılması, ya da alt göz kapağı-yanak ayrımında bulunan gözyaşı oluğu gibi kısımdaki doku eksiğini telafi etmek üzere, azalmış olan yağ dokusu yönünde kaydırılması işlemi uygulanabilir. Alt göz kapağı-yanak ayrımındaki (tear trough) oluk, geçici olarak, ameliyat edilmeden dolgu maddeleriyle de düzeltilebilir.

Üst göz kapağı operasyonları çoğunlukla lokal anesteziyle yapılabilir, alt göz kapağında biraz daha derin dokularda çalışıldığı için lokal anesteziye sedasyon yöntemi ilave edilmelidir. Tek başına üst göz kapaklarının ameliyatı yarım saatte biter, fakat alt göz kapaklarının ameliyatı 1 saat kadar sürer. Arzu eden hastalara tam bir genel anestezi de uygulanabilir. Ameliyat lokal anestezi veya sedasyonla yapılmışsa aynı gün taburcu olunabilir. Kişisel özelliklere göre değişmekle birlikte 7-10 gün süren göz çevresi morlukları ve şişlikler olabilir. Ameliyattan tam sonuç alınması 1-2 ayı bulur.

Göz kapakları yüzdeki diğer organlarla birlikte yaşlanır. Kaş kenar kısımları sarkmış, kaz ayakları olan bir kişide sadece göz kapağı ameliyatı yapmak hastanın yorgun veya yaşlı ifadesinde kısmi bir fayda sağlayacak, hasta yeterince mutlu edilememiş olacaktır. Bu nedenle hastanın doktor tarafından detaylı muayenesinin yapılması; kaş kaldırma, yüz germe, dolgu, botox gibi ek işlemlere ihtiyacı olup olmadığı analiz edilmelidir.

Her ameliyatta olduğu gibi göz kapağı ameliyatlarında da komplikasyon denilen bazı istenmeyen durumlar gelişebilir. Erken dönemde, herhangi bir ameliyatta karşılaşılabilecek genel anesteziye bağlı riskler, kanama, enfeksiyon veya yara iyileşme problemleri olabilir. Göz çevresinde çalışıldığı için erken dönemde gözlerde tahriş veya göz kuruluğu gözlemlenebilir ve bunun için tedavi almanız gerekebilir. Bu ameliyat sonrası göz çevresinde oluşan şişlik ve morluklar uzun süre güneş ışınlarına maruz kalırsanız daha uzun süre kalıcı olabilir. Üst ve alt göz kapağından çıkarılacak deri miktarı çok önemlidir. Eğer gereğinden fazla cilt çıkarılırsa gözlerinizin açık kalması ve kuruyup keratite zemin hazırlaması söz konusudur. Fazla doku çıkarılmasının telafisi çok daha zor olduğu için ameliyat öncesi iyi bir planlama yapılmalıdır. Göz kapağı derisi vücuttaki en ince ve en kolay iyileşen deri olmakla birlikte her bireyin yara iyileşme sürecinin birbirinden farklı olduğu göz ardı edilmemelidir.

İletişim Bilgilerim


WHATSAPP HATTI

Kategoriler


Yüz Gençleştirme


Kulak Burun Boğaz Hastalıkları


Facial Rejuvenation


Ear Nose Throat Diseases

Uzmanlıklarımız

Bu sayfadaki bilgiler kişiseden kişiye farklılık göstermektedir.
Kenan Selçuk TUNCAY
Kenan Selçuk TUNCAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı